24 Kasım 2019 Pazar

Arkeoloji Nedir?



Sir Mortimer Wheeler, İngiltere'de Maiden Kalesi'nde
ızgara yöntemi kullanarak kazı yapıyor. 1934-1937
Kaynak: Brian Fagan, 
Archaeologists: Explorers of the Human Past 

Arkeoloji, geçmiş dönemlerde yaşamış insan topluluklarının kültürel ve toplumsal düzenlerini, günümüze kadar gelebilen maddi kalıntılara dayanarak araştıran, belgeleyen ve gelişim sürecini inceleyerek yorumlamaya çalışan bir bilim dalıdır.

Geçmişi algılamaya yönelik iki farklı bakış açısı vardır. Bunlardan biri durağan ve zaman derinliği olmayan bakış açışıdır. Buna göre insan ve içinde yaşadığı dünya, çok da eski olmayan bir dönemde yaratılmış ve yaratıldıktan sonra evrim geçirmemiş, değişiklikler yalnızca ayrıntı düzeyinde kalmıştır. Bu, söylencelere dayalı, kanıtlanması gerekli olmayan, " inanılan" geçmiştir.
Bundan tümüyle farklı olan ikinci bakış açısı ise, geçmişi anlamak için soru sorar ve sorduğu soruları yanıtlayacak somut kanıtlara gerek duyar. Elde ettiği sonuçlara göre geçmişi tanımlamaya ve yorumlama çalışır. Bu bakış açısında, geçmişin zaman derinliği ve geçmişten günümüze kadar sürekli bir değişim vardır.

Çağdaş bilimin temeli, sorgulama ve sorulara somut kanıtlar aranmasına dayanır; bu aynı zamanda çağdaş düşünce sisteminin de temel ilkesidir. Bugün "Batı düşünce sistemi" olarak adlandırdığımız çağdaş düşünce sisteminin temelinde "evrim" kavramı vardır. Burada evrim sözcüğünün yüklendiği iki anlam vardır: Geçmiş zamansal olarak yassı değil, derindir; durağan değil devingendir;  zamanın derinliği de, değişim de somut verilerle kanıtlanabilir.

19 Kasım 2019 Salı

Alman Halkının Çoğu Kamplarda Neler Olup Bittiğini Biliyordu




Savaştan sonra kurtarılan kamplardaki durumu gören Amerikan askerleri; Naziler tarafından kamplarda işkence edilen ve öldürülen tutsakların cesetlerini Alman halkına göstererek onları gerçeklere bakmaya, gerçekle yüzleşmeye zorladılar.

Onlar her ne kadar dehşet içinde kalmış görünse de, hiç bir şeyden haberleri olmadığını beyan etse de eldeki kayıtlar, anılar, sözlü tarih çalışmaları bunun tam tersini söylüyor: Haberleri vardı. Umursamadıkları gibi onayladılar da.


Görselin Kaynağı: David F. Crew, Hitler and the Nazis A History in Documents, Oxford University Press, 2005


Şu vieolara bkz. 

**https://www.youtube.com/watch?v=iQsiGaOmn_I
German civilians visit the Buchenwald concentration camp in Weimar, Germany.
Bu video, görseldeki konuyla doğrudan ilgilidir. Kampı ziyaret etmeye zorlanan Alman vatandaşlarını göstermektedir. 

https://www.youtube.com/watch?v=BHIDHniKVjQ&has_verified=1
İngiliz askerlerinin 1945 yılında Belsen kampına girişi ve tanık oldukları durumlar

https://www.youtube.com/watch?v=czbUP6cl2NE
Liberation of Flossenburg Concentration Camp

https://www.youtube.com/watch?v=3BI1WTC67ZI
British Members of Parliament visit German concentration camps and witness atroci..

16 Kasım 2019 Cumartesi

Kaynakları Sorgulamak: Avrupa'nın İlk Üniversiteleri



12. ve 15. yüzyıllar arasında Avrupa'da kurulan üniversiteleri gösteren harita
İlk üniversite 1180 yılında Kuzey İtalya'da kurulmuş olan Bologna Üniversitesi diye bilinir ama
haritada ondan daha önce kurulmuş üniversiteler de gösterilmiş. Aslında burada bir bilgi yanlışı var
çünkü Bologna üniversitesinin kuruluşu 1180 değil, 1080 olmalı. İnceleyiniz. 
Üniversitelerin açıldığından beri kesintisiz olarak çalışmış olması da dikkate alınması gereken en önemli faktör.
Kaynak: Norman Bancroft Hunt, Living in the Middle Ages , Thalamus Publishing, 2009, s. 71

Şu kaynağa da bkz. Burada oldukça farklı bilgiler var. Karşılaştırınız.

Dikkat! Bu durumdan çıkartılması gereken en önemli sonuçlardan biri, gördüğümüz herhangi bir belgeyi, bir kaynağı, mesela bir haritayı sorgulamadan doğru olarak kabul etmemektir. Ama bu her şeyden de şüphe etmek gerektiği anlamına da gelmemeli. Dikkatli olmak, eleştirel yaklaşmak, sorgulamak bilimsel disiplin adına zaten yapılması gereken ilk adımlar. Burada kaynağın niteliği  önemlidir. Belge mi, yoksa kaynağı belli olmayan görseller veya metinler mi? Yazan, yayımlayan kim?
Bu konuyu bir çok çalışmamda ele almıştım. Lütfen şu linke bkz.

14 Kasım 2019 Perşembe

1556 ve 1509 İstanbul Depremleri


The 1556 Istanbul (Constantinople) Depremi. Elle renklendirilmiş, gravür baskı.
Özel koleksiyon, Prag.
10 Mayıs 1556'da gerçekleşen depremi temsilen gösteren yukarıdaki resim; depremin çağdaşı olan, geniş kapsamlı bir Alman raporuna dayandırılarak Hermann Gall tarafından gravür olarak hazırlanmış, Nürnberg'de basılmış  ve dağıtılmıştır.

Resimde ağır hasar alan Ayasofya Camii'nin yanı sıra; tahribata uğrayan binalar, saraylar, kiliseler, surlar, kapılar, panik içinde deniz yoluyla şehirden kaçmaya çalışan insanlar da gösterilmiştir.

Felaketten önce bir kuyruklu yıldız (5 Mart'tan itibaren) art arda 12 gün boyunca gökyüzünde görülmüştür ki bu da resimde gösterilmiş. Bilindiği gibi Orta Çağ'da kuyruklu yıldızların büyük uğursuz olayların bir işareti olduğu düşünülürdü. Bu olay da bu inancı adeta doğrulamış görünmektedir.

1556 depremi  İstanbul için ciddi sonuçlar doğuran ilk deprem değildi. Yaklaşık 50 yıl önce, yani 10 Ekim 1509 tarihinde çok şiddetli bir deprem olmuştu. 1509 depremi, 1556 depreminden çok daha yıkıcı bir depremdi. Bu depremde 109 cami, 1000 kadar ev harap olmuş, 13.000 kişi ölmüş, büyük kayıplar yaşanmıştır. Depremden sonra tsunami görülmüş, depremin etkileri Yunanistan, Romanya ve Nil Deltası'nda dahi hissedilmiştir.

Kaynak: The Illustrated History of Natural Disasters, Jan Kozák-Vladimír Cermák, Springer, 2010

12 Kasım 2019 Salı

Okurken Uyanık Kalmak

Ursula K. le Guin
Şu kaynağa bkz. 
Kitaplar, aman dikkat! Yine dodo[1] oldunuz! Ya da en azından hindi…[2] 1003 yetişkin arasında yürütülmüş ve azami %3’lük artı/eksi hata payı iddiasındaki (ciddi ve katı istatistiğin amacı, hangi 1003 yetişkin ve hata payınızın hata payı ne kadar türü soruları susturmak elbette) bir AP-Ipsos araştırmasına dayanan Associated Press, Amerikalıların %27’sinin yılda bir kitap dahi okumadıklarını duyurdu. Kalanların üçte ikisiyse İncil ve diğer dinsel kitapları okuduklarını belirtirken ancak yarısı edebiyattan sayılabilecek herhangi bir eser okuduğunu söylemişti.


Makale, bu feci haberleri iyice körüklemek adına 2004 tarihli ve katılanlarının %43’ünün bütün bir yılı kitapsız geçirdiklerini belirttikleri NEA araştırmasına da atıfta bulunmuş. NEA okuma oranlarındaki düşüşün kabahatini televizyon, sinema ve internette bulmuştu. Anlaşılır bir durum. Ortalama Yetişkin Amerikalının günde on altı ila yirmi sekiz saatini (benim hata payım biraz büyük kaçabilir) TV karşısında geçirdiğini ve kalan vaktini eBay’den bir şeyler ısmarlayıp blog yazmaya harcadığını hepimizi biliyoruz.

Bunca az okumamız haber değeri taşır hatta şok eder görünüyor ama makalenin tonlaması neredeyse kutlayıcı. Makalede Dallas’taki bir telekomünikasyon şirketinin proje yöneticisinin sözlerine yer verilmiş. “Okumaya başlayınca uykum geliyor,” diyor adam, “kuşkusuz milyonlarca Amerikalı bu alışkanlığa aşinadır.” Basılı malzemeyle yüz yüze gelindiğinde bilinçli kalmayı becerememekten hoşnutluk fikri makaleye yanlışlıkla sızmış sanki. Ama bana kalırsa okumanın kaybolmaya yüz tuttuğu görüşüne yönelik varsayım da —ister kasvetli, ister hafiften kutlamacı söylensin— yanlış.

İşin doğrusu, tarihte zaten hiçbir zaman çok fazla sayıda insan kitap okumamıştır. E, ne demeye şimdi okuduklarını veya okumak zorunda olduklarını düşünelim?

8 Kasım 2019 Cuma

MÖ 5000 Yılından Kalma Figürin: Cernavoda Düşünürü



Cernavoda Düşünürü
Romanya Ulusal Sanat Müzesi, Bükreş
Bu küçük *terra-cotta yani pişirilmiş kilden yapılmış olan bu figür Romanya'nın Cernavoda bölgesinde bulunmuş. Yapıldığı yılın MÖ 5000 olduğu düşünülüyor.

Küçük heykele konu olan kişi alçak bir taburede oturuyor, iki elini de başına dayamış, muhtemelen düşünüyor. Bu yüzden arkeologlar ona düşünür adını vermişler. Bu kişinin kadın veya erkek olup olmadığı çok net değil ama beden yapısı onun bir kadın olabileceğini gösteriyor.

Bu çok önemli bir buluş bizim için. Bu kişi başkaca bir şey yapmayıp sadece düşünüyor. Elbette düşünüyor olduğunu düşünmemiz yanlış değilse... MÖ 5000 yılında yapılmış bu heykel bir insanın kendi içine dönerek gözlem yaptığı en eski, ilk örnek.

Bu **figürin bir mezarın yanında bulunmuş. Bu durumda bu kişinin kederli düşüncelere daldığını da öngörebiliriz  ki bu olabilecek en uygun çıkarım olur.

Görsel Kaynak: A History of World Societies, Merry Wiesner-Hanks vd., Bedford/St. Martin’s, 2018, s. 84

*Terakota veya terrakotta; pişmiş; kil bazlı, kahverengimsi kızıl renkli, mat seramik toprağı. Bununla birlikte bazı su geçirgen ve parlak seramiklere de terrakotta denir. Saksı ve çömleklerden, su ve kanalizasyon borularına; yüzey süslemelerinden, inşaat malzemelerine kadar çok çeşitli bir kullanım alanı vardır. 
**Figürin: Genellikle canlı varlıkları betimleyen, kolayca taşınabilir nitelikte üç boyutlu küçük sanat yapıtı. Heykelcik. Taş, ahşap, metal, pişmiş toprak vs. gibi her tür malzemeden yapılabilir.