24 Aralık 2018 Pazartesi

1980 Yılı Dünya ve Türkiye Kronolojisi 🜹


🜹 işareti; silahlı saldırıları, baskınları, ölümleri, şiddet olaylarını, çatışmaları, katliamları ve bunlarla bağlantılı her türlü durumu gösterir.
►  Ekonomik Kriz: Zamları, enflasyonu vb. durumları gösterir.
►  Uluslararası  ilişkileri gösterir.  
►  İşçi hareketlerini, grevleri, sendikaları, direniş ve çatışmalarla ilgili durumları gösterir.
►  Hükumet krizlerini veya hükumetle bağlantılı  tüm gelişmeleri gösterir.
-Dünya Kronolojisi Türkiye'den sonra başlıyor. 


1980 Yılında Türkiye’de Meydana Gelen Gelişmelerin

Ayrıntılı Dökümü
1 Ocak
► Edebiyat tarihçisi, eğitimci, çevirmen ve yazar Mustafa Nihat Özön öldü.

2  Ocak
Ordu hükümete uyarı mektubu verdi.
İsrail Hava Yolları'nın Yeşilköy müdürü silahlı saldırı sonucu öldürüldü. 🜹
► İstanbul, Elazığ, Adana ve Tarsus'taki çatışmalarda 7 kişi öldürüldü. 🜹
► Yaptığı bombanın patlaması sonucu Denizli MİSK Bölge Başkanının elleri koptu. 🜹

23 Aralık 2018 Pazar

1979 Yılı Dünya ve Türkiye Kronolojisi 🜹

🜹 işareti; silahlı saldırıları, baskınları, ölümleri, şiddet olaylarını, çatışmaları, katliamları ve bunlarla bağlantılı her türlü durumu gösterir.
►  Ekonomik Kriz: Zamları, enflasyonu vb. durumları gösterir.
►  Uluslararası  ilişkileri gösterir.  
►  İşçi hareketlerini, grevleri, sendikaları, direniş ve çatışmalarla ilgili durumları gösterir.
►  Hükumet krizlerini veya hükumetle bağlantılı  tüm gelişmeleri gösterir.
-Dünya Kronolojisi Türkiye'den sonra başlıyor. 



1979 Yılında Türkiye’de Meydana Gelen Gelişmelerin

Ayrıntılı Dökümü
2 Ocak
İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı görevinden istifa etti.

4 Ocak
► AP'nin Kahramanmaraş olaylarıyla ilgili olarak hükümet hakkında verdiği gensoru önergesi 210'a karşı 226 oyla reddedildi.

5 Ocak 
► Anadolu ve Boğaziçi ekspresleri çarpıştı; 19 kişi öldü, 100'den fazla kişi yaralandı.

1978 Yılı Dünya ve Türkiye Kronolojisi 🜹

🜹 işareti; silahlı saldırıları, baskınları, ölümleri, şiddet olaylarını, çatışmaları, katliamları ve bunlarla bağlantılı her türlü durumu gösterir.
►  Ekonomik Kriz: Zamları, enflasyonu vb. durumları gösterir.
►  Uluslararası  ilişkileri gösterir.  
►  İşçi hareketlerini, grevleri, sendikaları, direniş ve çatışmalarla ilgili durumları gösterir.
►  Hükumet krizlerini veya hükumetle bağlantılı  tüm gelişmeleri gösterir.
-Dünya Kronolojisi Türkiye'den sonra başlıyor. 



1978 Yılında Türkiye’de Meydana Gelen Gelişmelerin

Ayrıntılı Dökümü

1 Ocak
Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, hükümeti kurma görevini CHP lideri Bülent Ecevit'e verdi.

2 Ocak
AP'den istifa eden 11 milletvekiliyle CGP ve DP'nin Ecevit hükümetinde yer alacakları öğrenildi.
Termik santrallerde kömür kalmaması ve barajlarda yeterli su bulunmaması nedeniyle Ankara dışındaki tüm illerde günde 3 saat elektrik kısıntısı yapılacağı açıklandı.

22 Aralık 2018 Cumartesi

1977 Yılı Dünya ve Türkiye Kronolojisi 🜹

🜹 işareti; silahlı saldırıları, baskınları, ölümleri, şiddet olaylarını, çatışmaları, katliamları ve bunlarla bağlantılı her türlü durumu gösterir.
►  Ekonomik Kriz: Zamları, enflasyonu vb. durumları gösterir.
►  Uluslararası  ilişkileri gösterir.  
►  İşçi hareketlerini, grevleri, sendikaları, direniş ve çatışmalarla ilgili durumları gösterir.
►  Hükumet krizlerini veya hükumetle bağlantılı  tüm gelişmeleri gösterir.
-Dünya Kronolojisi Türkiye'den sonra başlıyor. 

1 Mayıs 1977
1977 Yılında Türkiye’de Meydana Gelen Gelişmelerin
Ayrıntılı Dökümü

1 Ocak
► Yapılan araştırmaya göre Türkiye'de çocuk yaşta anne olanların sayısı arttı.

2  Ocak
► Nazım Hikmet'in oğlu Memet Andaç babalık davası açtı.

3  Ocak
Türkiye-Irak petrol boru hattı açıldı.
► Ağrı ve Van illerinde can kaybına yol açmayan bir deprem oldu.
► Beylerbeyi'ndeki tarihi Halil Paşa yalısı yandı.

21 Aralık 2018 Cuma

1976 Yılı Dünya ve Türkiye Kronolojisi 🜹

🜹 işareti; silahlı saldırıları, baskınları, ölümleri, şiddet olaylarını, çatışmaları, katliamları ve bunlarla bağlantılı her türlü durumu gösterir.
►  Ekonomik Kriz: Zamları, enflasyonu vb. durumları gösterir.
►  Uluslararası  ilişkileri gösterir.  
►  İşçi hareketlerini, grevleri, sendikaları, direniş ve çatışmalarla ilgili durumları gösterir.
►  Hükumet krizlerini veya hükumetle bağlantılı  tüm gelişmeleri gösterir.
-Dünya Kronolojisi Türkiye'den sonra başlıyor. 



1976 Yılında Türkiye’de Meydana Gelen Gelişmelerin
Ayrıntılı Dökümü

1 Ocak
 Bir mahkûmun kendisini asması üzerine Sakarya Cezaevi'nde isyan çıktı.  🜹

2 Ocak
 Türk hacıları taşıyan uçak Yeşilköy'de piste çarpıp parçalandı, ölen ya da yaralanan olmadı.
 SSK'dan 180 işçinin daha çıkarılmasıyla, işten atılanların sayısı 1428 oldu.

5 Ocak
 Olimpiyat ve dünya şampiyonu güreşçi Hamit Kaplan Çorum yakınlarında geçirdiği trafik kazasında öldü.

17 Aralık 2018 Pazartesi

1975 Yılı Dünya ve Türkiye Kronolojisi 🜹

🜹 işareti; silahlı saldırıları, baskınları, ölümleri, şiddet olaylarını, çatışmaları, katliamları ve bunlarla bağlantılı her türlü durumu gösterir.
►  Ekonomik Kriz: Zamları, enflasyonu vb. durumları gösterir.
►  Uluslararası  ilişkileri gösterir.  
►  İşçi hareketlerini, grevleri, sendikaları, direniş ve çatışmalarla ilgili durumları gösterir.
►  Hükumet krizlerini veya hükumetle bağlantılı  tüm gelişmeleri gösterir.
-Dünya Kronolojisi Türkiye'den sonra başlıyor. 

Kerim Yaman'ın cenaze töreni

1975 Yılında Türkiye’de Meydana Gelen Gelişmelerin
Ayrıntılı Dökümü

1  Ocak
Cumhurbaşkanı Korutürk, yayımladığı yeni yıl mesajında "Bugünkü yapısıyla meclisler hizmet 
hükümeti çıkaramaz" dedi.

2  Ocak
Ankara'ya gelen Libya Başbakanı Callud "Kopmuş Türk-Arap ilişkilerini düzeltmeye geldim" dedi.
► Sıkıyönetim 4 ilde bir ay daha uzatıldı.
► Ortaokul ve liselerde bitirme sınavlarının kaldırıldığı açıklandı.
Ecevit Kıbrıs'ta coşkuyla karşılandı.

14 Aralık 2018 Cuma

1974 Yılı Dünya ve Türkiye Kronolojisi 🜹

🜹 işareti; silahlı saldırıları, baskınları, ölümleri, şiddet olaylarını, çatışmaları, katliamları ve bunlarla bağlantılı her türlü durumu gösterir.
►  Ekonomik Kriz: Zamları, enflasyonu vb. durumları gösterir.
►  Uluslararası  ilişkileri gösterir.  
►  İşçi hareketlerini, grevleri, sendikaları, direniş ve çatışmalarla ilgili durumları gösterir.
►  Hükumet krizlerini veya hükumetle bağlantılı  tüm gelişmeleri gösterir.
-Dünya Kronolojisi Türkiye'den sonra başlıyor. 
1973 seçimlerinin sonuçları
14 Ekim 1973 tarihinde TBMM 15. dönem milletvekillerini belirlemek için yapılan seçim.

1974 Yılında Türkiye’de Meydana Gelen Gelişmelerin

Ayrıntılı Dökümü

7 Ocak
Adana yakınlarındaki Zeytinli istasyonunda iki yolcu treninin çarpışması sonucu 16 kişi öldü, 40 kişi yaralandı.

8 Ocak
Cumhuriyet altını bir haftada yüzde 22 oranında artarak 400 liraya yükseldi.

11 Aralık 2018 Salı

Büyük İskender'in Kayıp Lahdi

Roger Wilson (Prof. Dr.)
Nottingham Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü


"Jül Sezar... Ölümün gençliğinde vurduğu ve böylece mağlup bir dünyanın intikamını aldığı o deli ama şanlı serüvenci,   Büyük İskender'in cesedini taşıyan kayadan yontma lahde acele bir ziyarette bulundu."  Lucanus, MS 1. yüzyıl


Yapımının iki yılda tamamlandığı söylenen İskender'in gayet süslü cenaze arabasının
Diodorus tarafından anlatıldığı biçimde canlandırılmış çizimi. Kaynak: age, s. 224

Zaman: MÖ 4. yüzyıl
Mekan: İskenderiye, Mısır



İSKENDER, İÖ 323 yılında Babil'de öldüğünde hiç kuşkusuz cesedinin Aegai'de (günümüz Kuzey Yunanistan'ında Vergina) Makedonya krallarının geleneksel kraliyet mezarlığında gömüleceği umuluyor­du. Babil'de cesedi yakılmak yerine tahnit edildi. Selefini gömmek yeni kralın yasal hakkı olduğu için imparatorluğunda hak iddia edenler, onun yerine geçme mücadelesine girince, bir iktidar mücadelesinin odak noktası oldu. İskender'in Batı Mısır çöllerinde Zeus Ammon'un kehanet ocağı olan Siwa'da gömülmek istediği söylenir. İskender'e orada kendisinin "Ra'nın oğlu" olduğu, yani Zeus Ammon'un oğlu olduğu söylenerek iltifat edilmişti. 

7 Aralık 2018 Cuma

Beyaz Zambaklar Ülkesinde

Bulgarca Çevirinin Önsözü
Dr. Bojkof



1909 ve 1910 yıllarında iki kez Finlandiya’yı ziyaret etme fırsatı buldum. Diğer ülkelerden çok farklı bir görünüme sahip olan Finlandiya’nın konumu çok dikkat çekicidir. İnsanlarının düşünceleri, ruhsal yapıları, dünya görüşleri bizimkinden çok farklıdır. Bu insanları inceleyecek olan biri, onların sanki dünyamıza değil de başka bir gezegene ait olduklarını zanneder. Finliler, insana İncil’de sözü edilen Beyaz Zambaklar’ı hatırlatıyor.

Beyaz Zambaklar Ülkesine dair anılarımı ve izlenimlerimi 1914 yılında Souremenna Misal (Çağdaş Düşünce) dergisinde yayınlamış ve o konuda şunları yazmıştım:
“... Avrupa’nın hiçbir ülkesinde Finlandiya’da olduğu gibi büyük bir kültürel ilerleme yaşanmamıştır. Finlandiya’nın Avrupa’nın en genç ülkelerinden biri olması da ayrıca kayda değerdir. Fin halkı, bir zamanlar Ural boylarından kalkmış, Volga sahillerinden geçmiş, bir süre Bulgarlara komşu olarak yaşamışlardır.

Barışçı bir yapıya sahip olan Finler, kimsenin kendilerine saldırmayacağı, kendilerinin de kimseyi tedirgin etmeyecekleri sakin bir yurt aramışlar ve bugünkü yaşadıkları yeri kendilerine yurt edinmişlerdir. O zamanlar uzak sayılan bu bölgede hiçbir ulus bulunmuyordu. Bugünkü Fin toprakları yüzlerce yıl Rusya ile İsveç arasında doğal bir kale hizmeti görmüştür. Bölgede geniş bataklıklar ve girilmesi zor ormanlar olduğundan ne Ruslar, ne de İsveçliler bu topraklardan ordularını ve ihtiyaç maddelerini geçirememişlerdir.

6 Aralık 2018 Perşembe

Umberto Eco - Jean-Claude Carriere Konuşuyor: Ateş Vasıtasıyla Sansür


Kısaltmaların açılımı
J. -C. C. : Jean-Claude Carriere
U. E. : Umberto Eco
J. -P. de T. : Jean-Philippe deTonna (yöneten)

Aziz Paulus Efes'te Vaaz Vermesi, 1640, Louvre Müzesi
Ressam: Eustache Le Sueur
J. -P. de T. : Kitap tarihinin en korkutucu sansürcüleri arasında, ateşe özel bir yer ayırmalıyız burada.

U. E. : Elbette, bunun için de hemen, Nazilerin “yoz” kitapları ortadan kaldırdıkları odun yığınlarından bahsetmeliyiz. (bkz. Dışavurumculuk - Ekspresyonizm veya İfadecilik, bunun içinde anlatılıyor)
1966 yapımı filmin afişi

J. -C. C: Fahrenheit 451’de Bradbury kitapların tedirgin edici mirasından kurtulmak isteyip onları yakmaya karar veren bir toplum tahayyül eder. Fahrenheit 451 derece tam da kâğıdın yandığı ısıdır: Zira o toplumda kitapları yakmakla görevlendirilenler itfaiyecilerdir.

U. E. : Fahrenheit 451, İtalyan radyosundaki bir programın adı aynı zamanda. Ancak tam tersi söz konusu: Bir dinleyici falanca kitabı bulamadığını ya da kaybettiğini söylemek için telefon eder. Bunun üzerine hemen bir başkası arayıp kendisinde kitabın bir nüshasının bulunduğunu ve onu elden çıkarmaya hazır olduğunu söyler. Birisinin bir kitabı okuduktan sonra, bir başkası da okuyup mutlu olsun diye kitabı bir yerlerde, sinemada, metroda bırakmasına benziyor bu biraz. Bağlayacak olursam, kazara çıkan veya isteyerek çıkarılan yangın, başlangıcından beri kitabın tarihine eşlik eder. Yanmış olan kütüphanelerin hepsini saymanın imkânı yok.

3 Aralık 2018 Pazartesi

Ortaçağ Ne Değildir?

Umberto Eco




Ortaçağa girişin, bu çalışmanın kendi kadar uzun olmaması için şunu söylemekle yetinmesi gerekir; ortaçağ Roma İmparatorluğu’nun dağılma döneminde başlayıp, tutkal görevi gören Hıristiyanlığın yardımıyla, Latin kültürünü, imparatorluğu yavaş yavaş istila eden halkların kültürüyle birleştirerek; uluslarıyla, konuşmaya devam ettiğimiz dilleriyle ve değişimlerden ve devrimlerden sonra bile olsa bizim olmaya devam eden kurumlarıyla günümüzde Avrupa dediğimiz yere hayat veren dönemdir.
Ancak bu hem fazla uzun hem de fazla kısa olurdu. Ortaçağ konusunda birçok klişe söz konusu olduğu için her şeyden önce ortaçağın, sıradan okurların aceleci okul kitaplarından veya sinema ile televizyon programlarından öğrendiği gibi olmadığını belirtmek yerinde olacaktır. Dolayısıyla ilk olarak (i) ortaçağın ne olmadığını söylemek gerekir. Ardından (ii) ortaçağdan bize ne kaldığını, bunların günümüzde güncel olmaya devam edip etmediğini ve en sonunda da (iii) ortaçağın ne anlamda yaşadığımız dönemden tamamıyla farklı olduğunu kendimize sormamız gerekir.

Ortaçağ Ne Değildir
Ortaçağ bir yüzyıl değildir
Ortaçağ ne XVI veya XVII. yüzyıllar gibi bir yüzyıldır, ne de Rönesans, Barok dönem veya Romantizm gibi belli tarihler arasında söz konusu olan ve ayırt edici özelliklere sahip bir dönemdir. Ortaçağ XV. yüzyılda yaşamış bir Hümanist olan Flavio Biondo tarafından ilk olarak bu şekilde adlandırılmış bir dizi yüzyıldan oluşur. Diğer Hümanistler gibi klasik çağ kültürüne dönmeyi dileyen Biondo, Roma İmparatorluğu’nun çöküşü (476) ile kendi zamanı arasındaki yüzyılları (çöküş dönemi olarak görüp) bir anlamda paranteze alıyordu. Ancak Biondo’nun kaderinde ortaçağa ait olmak vardı. Çünkü ortaçağın bitişi alışılageldiği üzere Amerika’nın keşfedildiği ve Mağribiler’in İspanya’dan kovulduğu tarih olan 1492 yılı olarak tespit edildi; Biondo ise 1463’de öldü.

17 Kasım 2018 Cumartesi

Savaşın Felaketleri: Kadınlar Cesurdur.

Sanatçı: Goya (1746-1828)

Savaşın Felaketleri (Los desastres de la guerra ) İspanyol ressam tarafından 1810 ile 1815 yılları arasında oluşturulmuştur. Toplamı 82 adettir. Sanat tarihçileri bu baskıların 1808'deki Dos de Mayo Ayaklanması'nın şiddetine karşı görsel bir protesto ve 1808-14 arasındaki Yarımada Savaşı ve Daha sonra ortaya çıkan Resterasyon Dönemi'ne tepki olarak yapıldığını düşünüyorlar. Sanat tarihçileri bu levhaları üç bölüme ayırmıştır: birinci bölüm (1-47 numaralı baskılar) savaşla; ikincisi (48-64 numaralı baskılar) 1811 ve 1812’de Madrid’de hüküm süren açlıkla; üçüncü ve son bölüm ise (65 numaralı baskıyla başlayan) VII. Fernando’nun baskıcı rejimiyle ilgilidir. Savaşın Felaketleri (Los Desastres de la Guerra) 1863’e kadar, neredeyse yarım yüzyıl boyunca yayımlanamamıştır.

Goya grafik baskılarında kadınları da resmetmiş, oldukça çok sayıda kadını değişik durumlarda göstermiştir. Aralarında direnen, ölen ve öldüren kadınlar da vardır.
Levha 5: Kadınlar da dahil olmak üzere siviller, mızrak ve kayalarla askere karşı savaşıyorlar.

13 Kasım 2018 Salı

Prehistorik Mağaralar


Lascaux II Mağarası
Orijinal mağaranın yayılan mantarlardan zarar görmesi nedeniyle kamuya kapanmasından (1963) sonra ziyaretçilerin gezebilmesi amacıyla kopya olarak üretilen (1983) bu yeni mağaradan bir görüntü (büyük salon).
Orijinal mağara 200 metre uzaktadır.  

https://www.ancient.eu/image/8664/lascaux-ii-cave-today/

Resimlerin o dönem kültürlerine ait sunduğu ipuçları; dönemin kültürünün yanı sıra yöredeki hayvan çeşitliliğini de sergiliyor. Buzul çağına ait bu hayvan figürleri özellikle Avrupa'nın güneyindeki yabanıl hayatın zenginliğini gösteriyor. Ancak özellikle o dönemin Avrupa'sında zengin nehir yataklarının, vadi ve platolarının varlığı hesaba katıldığında, hayvan türlerinin sadece resimlerdeki yabani öküz, ren geyiği, at, ayı, bizon vs. ile sınırlı olamayacağını; bu ise resmedilmesi tercih edilen hayvanların özel, belki de dini bazı gerekçelerden ötürü seçilmiş olduğunu düşündürüyor.

11 Kasım 2018 Pazar

Adalet Tablosundaki Adalet

Sanatçı: Pieter Bruegel
Iusticia

Sanatçıyı aynı isimli oğlundan ayırt etmek için "yaşlı, köylü veya baba Pieter Bruegel olarak anılmıştır. 1559'dan itibaren soyadındaki 'h' harfini kullanmayarak resimlerini Bruegel olarak imzaladı.

Tarih boyunca adalet kavramı ile uygulaması arasındaki mesafe, halk hareketlerini en çok gazaba getiren sorunların başında gelmiştir. 16. yüzyıl ortalarında aşağıdaki gibi gerçekleşen adaletin; insanları tatmin ettiği, huzura erdirdiği söylenebilir mi?
Yaşlı Pieter, Brueghel'ln 1559 tarihli Adalet (Iusticia) adlı gravürün fotoğrafik reprodüksiyonudur.
Yedi Erdem (Sieben Tugenden)  isimli baskı serisinin "adalet" temalı gravürüdür.


6 Eylül 2018 Perşembe

6-7 Eylül Fotoğrafları ve Saldırıya Uğrayan Kiliselerin, Okulların Listesi



Fotoğrafların kaynağını Dilek Güven Açık Radyo yayınında şöyle açıklamıştı: "Fahri Çoker, 1955 olaylarından sonra, 1955'in sonbaharında kurulan askeri mahkemelerde hakim olarak çalışmış ve bu vesileyle eline epey fotoğraf geçmiş. Bunlar milli istihbarat tarafından çekilen fotoğraflar, bir de yabancı gazetecilerin sınır dışına çıkaramadığı, olaylar sırasında ve o gece çektiği fotoğraflardan oluşan bir arşiv. Bir de diğer belgeler var, emniyetin raporları, milli istihbarata ait belgeler, hasar tabloları gibi önemli belgeler. Ayrıca Cumhuriyet arşivinin 50 senelik bir sınırı var, belirli bir konuyla ilgili belge aradığınız zaman 50 sene beklemeniz gerekiyor ve arşiv açıldı, bir kaç telgraf dışında belge yok. O yüzden Tümamiral Fahri Çoker'in bıraktığı arşiv çok önemli, çünkü  bu belgeler olayı aydınlatıyor. Kendisi, vefatından sonra Tarih Vakfı tarafından bunun kamuoyuna sunulmasını istemiş." 
Konuşmanın tamamını dinlemek veya okumak için linke tıklayınız. http://acikradyo.com.tr/arsiv-icerigi/6-7-eylul-belgeseli



**Saldırıya Uğrayan Kiliselerin, Okulların Listesi için fotoğrafların sonuna kadar geliniz.




2 Eylül 2018 Pazar

Nibelung’lar Destanı - Das Nibelungenlied

Bilge Umar

Önsöz Bölümü



Elyazmasındaki minyatür
Siegfried'ın öldürülmesini gösteriyor.
Destanın Konusu
Nibelung’lar Destanı, iki ana parçadan oluşur.
Birinci parçanın konusu, pek kısaca, Siegfried’in öldürülmesidir. Olağanüstü güce ve yakışıklılığa sahip Han oğlu Sieg-fried, Ren boyundaki Worms kentini başkent edinmiş Burgund Hanları’nın kızkardeşi, olağanüstü güzel Han kızı Kriemhild ile tanışır, evlenir. Ama Kriemhild, kendi yengesi (erkek kardeşleri, ortak egemenlik süren üç Han’dan en büyüğü ve en çok sözü geçeni Gunther’in, Siegfried ile birlikte bazı hilelere başvurarak Buzyurdu/İzlanda’dan gelin getirdiği, o ülkenin Sultan’ı) Brünhild ile kadınca bir çekişmeye girip, herkesin önünde yapılan bir ağız dalaşında onu çok küçük düşürür. Kendi Hatunu Brünhild’in öcünü almak ve Siegfried’in Burgund Hanları’na üstün bir durumda bulunmasına son vermek isteyen Burgund Beyleri’nden Hagen, Gunther Han ile bir olur, Siegfried’in ölümüyle bitecek bir düzeni hazırlarlar ve Siegfried bir kaynaktan su içmekteyken Hagen onu arkasından mızraklayarak öldürür.

Destanın ikinci parçası ise, Kriemhild’in öcünü anlatır. Bu parça aslında ayrı bir yapıt iken, elimizdeki Das Nibelungenlied (Nibelung’lar Türküsü) metnini üreten ozan, onu az önce sözü edilen destanla birleştirmiş ve ikinci parçanın anlatımına “evveliyat” kazandırmıştır.

28 Temmuz 2018 Cumartesi

Şamanizm: İnanç ve Dualardan Örnekler


Wilhelm Radloff (1837-1918)

Sibirya'dan, cilt 2'de
yer alan çizim.
[Batı Sibirya'daki Barnaul şehrinde Yüksek Madencilik Okulunda 
Almanca ve Latince dersleri verdi. 1859-1871 yılları arasında kışları öğretmenlik yapan W. Radloff, yazları; dil, tarih ve etnografya malzemeleri toplamak amacıyla Sibirya ve Türkistan' da yaşayan Türk kavimlerine geziler düzenledi. Orta Asya Türk Kavimlerinin tarihi, etnografyası, dili ve folkloruyla ilgili yoğun çalışmalar yapan W. Radloff, Türkçenin hemen her tarihsel dönemiyle ilgili yazma yapıtlar üzerinde durdu ve bu yapıtları bilim dünyasına tanıttı.]

*
[Altaylı Türk boylarından bahsediyor] Gök ve yerin katlarında yaşayan bütün bu yukarı dünya tanrıları, insanlığı meydana getiren, yaşatan ve koruyan varlıklar olarak görülürler. İnsanlar, en çok Yer-Su tanrılarına yakın bulunmakta, onların iyiliğinden doğrudan doğruya yararlanmakta ve bu nedenle aracısız onlarla bağlantı kurarak kurban sunumunda bulunmaya cesaret etmektedirler.

23 Nisan 2018 Pazartesi

Kavafis'in İthaka'sı


*Konstantinos Kavafis
Bugünkü İthaka adasından bir görüntü

İthaka'ya doğru yola çıktığın zaman, 
dile ki uzun sürsün yolculuğun,
serüven dolu, bilgi dolu olsun.
Ne Lestrigonlardan kork,
ne Kikloplardan, ne de öfkeli Poseidon'dan.

3 Nisan 2018 Salı

Urfa İsminin Kökeni Üzerine Notlar

Klaus Schmidt
Harran Evleri
Bugünkü birçok Orta Avrupalı için Urfa'nın bilinmeyen bir şehir olduğunu düşündüğümden şehri biraz tanıtmak isterim. Urfa Antik Dönem ve Orta Çağ’da oldukça önemli bir kentti. Burasının Avrupa’nın genel bilgi dağarcığında uzun süre “var olmayışının” birçok nedeni vardır. Hiç kuşkusuz, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanışı ve 20. yüzyılın başındaki siyasi olaylar bu nedenler arasındadır. Ama her şeye rağmen Türkiye sömürge olmadan, bağımsız bir devlet olarak yaşamını sürdürmeyi başarmıştır. Ancak bu durum, Türkiye’nin doğusunun 20. yüzyılın ilerleyen yıllarına kadar dünya olaylarından uzak kalmasına ve aynı zamanda Batı dünyası tarafından buranın neredeyse hiç dikkate alınmamasına da neden olmuştur.

Neandertal mi yoksa Neanderthal mi?

Robert J. Sawyer
Kaynak

Her ikisi de doğru ve her ikisi de paleoantropologlar arasında bile yaygın olarak kullanılıyor.
İnsana ait bu fosil tipi 1856’da, Düsseldorf yakınlarında bir vadide bulundu ve adını oradan aldı. O zamanlar oraya Neanderthal* deniyordu; thal ‘vadi’ anlamına geliyor, ‘Neander’ de vadiye adını veren adamın ‘Neumann’ olan soyadının Yunanca versiyonuydu.

1 Nisan 2018 Pazar

Nevali Çori'nin Keşfi

Klaus Schmidt
"Eldeki parçaya göre üzerinde dans sahneleri betimlenmiş bir tabak söz konusuydu."
Bu buluntu; bir taş kandil ya da tütsü kabı olarak yorumlanabilir, diyor Schmidt.

Nevali Çori - Veba Vadisi’nde

“Veba Vadisi” şeklinde çevrilebilen ürkütücü *Nevali Çori ismi, insanın sırtından soğuk terler dökülmesine neden oluyor. Çor* kelimesi ile “karaölüm”den daha çok, belirgin bir domates hastalığı kastedilmekte. Burada bilim adına keşfedilen, sebze ile ilgili yer isminin çağrıştırdığı kadar dramatikti.

Her şey 1979 yılı sonbaharında genç bir arkeoloğun Fırat’ın Türkiye’deki orta bölgesinde yüzey araştırması yapmasıyla başladı. Yeni başlamış Lidar Höyük kazılarının başkanı Harald Hauptmann’nın görev vermesi üzerine Hans Georg Gebel, Tunç Çağı höyüğünün yakın çevresinde başka arkeolojik yerleşmelerin olup olmadığını anlamak için araştırmalara girişir.

22 Mart 2018 Perşembe

Bir Zamanlar Tanrıydılar


Oğuz Tekin
Bir Roma mozaiğinde kuş avlayan kedi tasvir edilmiş
 Pompei'deki Fauno Evi'nde bulunmuş
Napoli Ulusal Arkeoloji Müzesi

Kedinin yeryüzünde ilk ortaya çıktığı tarihi kesin olarak söylemek mümkün olmasa da, bu tarihi milyonlarca yıl öncesine götürmek olasıdır. Kedinin anayurdunun* Kuzey Afrika olduğu ise, artık kabul edilen bir görüştür. Kedi kemikleri ve kafatası parçaları tarihöncesi devirlerden beri arkeolojik kazılarda ele geçmektedir. Konya yakınındaki Hacılar'da, İsrail'deki Jericho'da, İndüs Vadisi'ndeki Harappa'da ve Kıbrıs'ta Khirokitia'da tarihöncesi döneme (neolitik) ait kedi kemikleri ve dişleri bulunmuştur. Tunç çağlarına girdiğimizde ise buluntu miktarı artmaktadır. Troia kazılarında, erken tunç dönemine tarihlenen kedi kalıntıları ele geçmiştir. Ancak, ilginçtir ki, evcil kedinin anayurdu olarak kabul edilen Mısır'da tarih öncesi dönemden, hatta eski krallık döneminden (MÖ 2686-2118) günümüze kalan kedi kalıntısı yoktur. Evcil kedilerin eski Mısır sanatında resmedilmesi ise yaklaşık olarak MÖ 2000 yılından itibarendir. Böylece, evcil kedinin tarihini günümüzden 4000 yıl öncesine götürebiliriz.

10 Mart 2018 Cumartesi

Mezopotamya'da Devletli Uygarlıkların Ortaya Çıkış Koşulları

Sibel Özbudun
Ubeyd Kültüründen örnek figürinler
Mezopotamya'nın uygarlık-öncesi ikibin yılında tarih sahnesine çıkan ve gelişen özellikleri şöylece sıralamak olanaklıdır (Bu sıralama bir neden-sonuç ilişkisi ya da önem sırasını gözetmemekte olup, anlatımdan kaynaklanan bir zorunluluktur) :

i) Sulamaya dayalı tarım: Kanallar açarak sulama yolunda ilk girişimler Çatalhöyük ve 6. bin Samarra yerleşimlerinde görülmekle birlikte, yaygın kullanımını Ubaid döneminde bulmuştur. Sulamalı tarım,
aksi durumda çorak olan Güney Mezopotamya'da tarımı olanaklı kılmış ve üretkenliği büyük ölçüde arttırarak, üretime katılmayan bir toplumsal kesimi besleyebilecek bir artının oluşmasında etken olmuştur.

6 Mart 2018 Salı

Sümer Yazısının Kökeni, Gelişimi, Analizi

Samuel Noah Kramer

Kramer, Sümer Mitolojisi, s. 45 

Çivi yazısı dizgesi büyük bir olasılıkla Sümerlerin icadıydı. Gün ışığına çıkarılmış en eski yazıtlar -geçtiğimiz yıllarda Uruk’taki kazılarda çıkarılmış dördüncü binyılın ikinci yarısından kalma binden fazla tablet ve parça- Sümer dilinde yazılmışlardır. Ancak yazıyı icat eden Sümerler olsun ya da olmasın, İÖ üçüncü binyılda onu etkin bir yazı aracı haline getirenler kesinlikle onlardı.
Kullanımsal değeri, yazıyı Sümerlerden alan ve kendi dillerine uyarlayan çevre halklarca da yavaş yavaş kabul edildi. İÖ ikinci binyılda bütün Yakın Doğu'ya yayılmıştı.

Çivi yazısı resim-yazı gibi başladı: her işaret bir ya da daha fazla somut nesnenin resmiydi ve resimlenen nesneyle özdeş ya da yakın ilişkili bir sözcüğü temsil ediyordu. Bu tip bir dizgenin eksikleri açıktır; işaretlerin karışık biçimleri ve çok fazla sayıda işaret gerekmesi günlük kullanımını fazlasıyla güçleştirir.

Sümer kâtipler, işaretlerin biçimlerini giderek resim-yazılı kökenleri görünmez hale gelene değin basitleştirerek ve gelenekselleştirerek ilk güçlüğün üstesinden gelmişlerdi. İkinci güçlüğe gelince, işaretlerin sayısını azalttılar ve çeşitli yardımcı düzenlemelere baş vurarak etkin bir sınırlama getirdiler. Bunların en önemlisi ideografik değerlerin yerine geçen fonetik değerlerden oluşur. Yan sayfadaki tablo yüzyıllar içinde bu iki katkı gelişimi gösterme amacıyla hazırlanmıştır.

3 Mart 2018 Cumartesi

Nereden geliyoruz? Neyiz? Nereye gidiyoruz?

Ronald Wright

Henri Eugène Paul Gauguin
https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Paul_Gauguin_-_D%27ou_venons-nous.jpg

Çoğu anlatıda deli, hastalıklı ve tehlikeli biri diye bahsedilen Fransız ressam ve yazar Paul Gauguin, Darwin'in ve diğer Viktorya dönemi bilim adamlarının sebep olduğu kozmolojik bir baş dönmesinden ciddi biçimde acı çekmekteydi.

1890'larda, tropik ülkelerde yaşayan yerli kızların resimlerini yapmak (ve onlarla yatmak) için Paris'ten, ailesinden ve borsa simsarlığı işinden ayrıldı. Rahatsız bir ruha sahip pek çok kişi gibi, alkol ve afyonun yardımıyla dahi kendisinden kaçması hiç de kolay olmadı. Huzursuzluğunun altında, kendisinin "vahşi" olarak tanımladığı şeyi -ezeli erkeği (ve kadını), insanlığın uygarlaşmamış halini ve türümüzün ele geçmesi zor özünü- bulma arzusu yatıyordu. Bu arayış onu sonunda Tahiti ve diğer Güney Denizi adalarına sürükledi; burada, Hıristiyanlık haçının ve Fransız bayrağının ötesinde el
değmemiş bir dünyanın izlerini -onun gözünde burası günahsız bir dünya idi- bulacaktı.

20 Şubat 2018 Salı

Faşist İtalya'da Korporasyon Sistemi

Murat Sarıca & Rona Aybay
http://occupyforaccountability.org/?q=node/772
Korporatizm: Günümüzden bir yorum...

Faşizm, devletin dışında her hangi bir grup kabul etmediği için bağımsız sendikalara da yer vermiyordu. Faşizmin ekonomik görüşünü incelerken de açıklamaya çalıştığımız gibi, faşizm devleti her türlü ekonomik çıkarları uzlaştırıcı bir kurum olarak görmekte ve ekonomik düzende «ulusal bir uyuşum » kurmaya çalışmaktadır. Faşizmin bu uyuşumu kurmak bütün ögelerini devletin sıkı denetimi altında bulunan bir örgütte birleştirmek faşizmin amacı olmuştur.

17 Şubat 2018 Cumartesi

Faşizmin Doğuşu


Murat Sarıca - Rona Aybay
https://www.discogs.com/Fasci-Di-Combattimento-Camicie-Nere/master/815603
1914 -1915 yıllarında İtalya'da kendilerine Fasci di combattimento » adını veren bir takım topluluklar ortaya çıkmıştı. Bu toplulukların amacı İtalya'nın Birinci Dünya Savaşına katılmasını sağlamaktı. Bunun için, İtalya'nın savaşa katılmasını istemeyenlere karşı zora başvuruyorlar ve karışıklıklar çıkarıyorlardı.

8 Şubat 2018 Perşembe

Artık Değer ya da Artı-Değer


A detailed overview of the work of the famous
American photographer
Lewis Hine (1874 - 1940)
 from the collection of the George Eastman House.
(Plus-Value ou Survaleur, Surplus Value) Sermayenin* değerlenme kuramının temel kavramı, artı-değer diye de adlandırılan artık değerdir. Nicel açıdan artık değer, bir dönem boyunca kapitalist etkinlikten doğan sermaye artışı miktarını belirtir. Sermaye gibi o da değerle ölçülür. Geriye bu
artışın gizemini çözmek kalıyor.

Marx, metaların* normal fiyatları üzerinden; yani, Kapital'in birinci cildinde benimsediği basitleştirici  varsayımlar çerçevesinde, değerleriyle orantılı fiyatlar üzerinden mübadele edildiğini varsayar. Sermayedarlar arasındaki veya sermayedarlarla son tüketiciler arasındaki ilişkilerde tüm metalar bu fiyatlardan mübadele ediliyorsa, görünürde bir artış söz konusu olmaz: değer aktarılır, bir elden diğerine geçer.

Bu noktada Marx, kullanımı değer yaratan özel bir metanın var olduğunu açıklar. Bu, emekçinin işgücüdür. Çalışma kapasitesi bir meta gibi düşünülür; bu da, bir faydaya ve bir değere sahip olduğu anlamına gelir. Satın alanın bakış açısından işgücünün sağladığı fayda, emektir: sermayedar işçiyi çalıştırır. Değeri, onun üretimi için gerekli çalışma zamanıdır. İşçinin satın alabileceği metaların üretimine gereken zaman olarak tanımlanır. Marx'ın "geçim araçları" olarak adlandırdığı malları (ailenin birçok üyesinin çalışabileceğini dikkate alarak, işçi ve ailesi için gerekenler) satın alma gücünü ifade eder. Zaman zaman işgücünün "üretimi" terimi yerine "yeniden üretimi" terimi tercih edilir. Her meta gibi bunun da bir fiyatı vardır: bu ücrettir".

3 Şubat 2018 Cumartesi

Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri

[Aşağıda 1927-1931 yılları arasında ilkokul ve köy okullarında (3., 4. ve 5. sınıflarında) okutulan din dersleri kitabından alınmış bir program (4.sınıf) ve kısa bir okuma parçası var. Bu kitaplar 1927-28 yıllarında Osmanlıca harflerle, 1929-1931 yıllarında ise Türkçe harflerle basılmış, "Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri" başlığı ile yayımlanmış. Kitabın yazarı Muallim Abdülbaki, sonradan Gölpınarlı soyadını alan Abdülbaki Gölpınarlı'dır.]
...............


Abdülbaki Gölpınarlı

4. Sınıf Ders Programı [Haftada 1 ders]

İslam Dininin Esasları: 

Kimsenin dinine, inancına, işine karışmamak: İslam dininde her şahıs kendi inancından ve kendi işinden sorumludur. Başkalarının imanına karışmaya kimsenin hakkı yoktur.

22 Ocak 2018 Pazartesi

Marc Bloch

Peter C. Perdue*

Annales Okulu: Kökeni ve Kuruluşu




Tartışma 2: Marc Bloch 
Hepimizin kahramanlara ihtiyacı vardır. Her disiplin kendini bir bakıma azizleri (hagiography) üzerinden tanımlar. Mesela fizik ya da biyoloji kitapları nasıl da kendi kurucu babalarının fotoğraflarını çerçeve içine koyarlar: Maxwell, Darwin, Watson, Einstein, vs. Bu aslında bir bakıma sizin bir geleneğin parçası olduğunuzun göstergesidir. Aynı zamanda yeni gelenlere de bir model sunar; insanlara bu ustaları geçmeleri gerektiğine dair bir esin kaynağı , eleştiriler için birer hedef sunar ve belki de bazı yüce ruhların kibrini kırar.

Eğer sosyal tarihçilerin bir modele ihtiyaçları varsa Marc Bloch bunun için ideal bir örnektir. O yeni metodlar üzerinde çalışmış, kuşaklar boyu öğrencilere ilham olmuş, yepyeni bir yaklaşımın temellerini Annales dergisinde kurumsallaştırarak (Lucien Febvre ile beraber) oluşturmuş, ve bir aziz gibi Gestapo’un ellerinde ölmüştür. Ancak gerçek kişilerin her zaman bu azizlik görüntüsü tarafından yutulması ya da katkılarının bazı farklı ajandaları olanlar tarafından başka yönlerde kullanılması olasılığı da vardır. Dolayısıyla o zamandan bu zamana kadar yol katettiğimizi görmek için kaynağın kendisine – yani Bloch’un kendi yazdıklarına – inmekte her zaman yarar vardır.