28 Nisan 2017 Cuma

Zulmeden Toplum

Sean MARTİN

Katharların 1209'da  Carcassonne'dan atılışı
Katharlar Avrupa'da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemde belirdiler. Tarihçi R. I. Moore batı toplumunun kendi kurumlarını heretiklerin ve başkalarının on üçüncü yüzyılda gördükleri zulüm üzerinden şekillendirdiğini iddia eder. (1) Dahası, heretikliğin tanımlanması binlerce masumun -özellikle de kadınların- on altıncı ve on yedinci yüzyıllardaki Cadı Avı sürecinde zulüm görmesine ve öldürülmesine neden olan cadılık kavramının oluşmasında önemli bir rol oynamıştır.

26 Nisan 2017 Çarşamba

Bosna Cemaati'nin Gizemi

Sean Martin


Kaynak
Bosna daima heretik hareketlerle ünlenmiş bir yerdi. 1203 gibi erken bir tarihte 3. Innocent Macaristan Kralının -Kilise'nin doğu Avrupa ve Balkanlar'daki tek gerçek müttefiki- oradaki heretiklere karşı bir sefer düzenlemesini istemişti. Bosna'da; Kulin Bey'in emrindeki 10.000 adam gibi heretik olduğu düşünülüyordu. En sonunda Innocent'ın danışmanı John de Casamaris araştırma için gönderildi. Kulin Bey tüm heretiklik suçlamalarını reddetti ve John'a yakın zamanda kazandığı bir askeri zaferin şerefine inşa ettirdiği kiliseyi gösterdi. Ne var ki Bosna'da Hıristiyanlık az gelişmişti ve Kulin Bey'in Ortodoksluğun bitip heretikliğin başladığı sınırı bilmiyor olması olasılığı vardı.

24 Nisan 2017 Pazartesi

Bogomiller

Sean Martin

Bosna'da Bogomillere ait mezar taşı 
Karanlık çağların uzun gecesi Avrupa'nın üzerine çöktüğünde Kilise iki farklı yönden gelen tehditlerle yüz yüzeydi: Sekizinci yüzyılın başlarından itibaren Hristiyan krallıkların içlerine ani baskınlar yapan yeni din İslam'ın yükselişi ve dördüncü yüzyılda Hunlarla birlikte başlayan göçmen saldırıları dalgası. Kilisenin konumu doğu Ortodoks kilisesiyle aralıksız süren çekişme nedeniyle zayıflamıştı. Bu durum 1054 yılında doğu ve batı kiliselerinin sonsuza dek ayrılmalarına neden olan dramatik bölünmeye dek artarak devam edecekti. Roma ile İstanbul arasındaki geçiş yolunda bulunan Balkanlar bir iki yüzyıl önce Ermenistan'ın yaptığı gibi bir dizi heterodoks mezhebe ev sahipliği yaparak teolojik bir çatışma alanı haline dönüşmüştü.

15 Nisan 2017 Cumartesi

Vali Plinius ile İmparator Traianus’un Mektupları





Mektup 23:
Plinius’dan İmparator Traianus’a,

Efendim, Prusias’lıların (Bursa) harabeye dönüşmüş eski bir hamamları var. Burayı hoşgörünüze sığınıp onarmak istemişlerdi. Ancak ben bir yenisinin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu iş için elimize şu kaynaklardan para geçecek:
İlk olarak özel şahıslardan şimdiden bağış toplamaya başladım. İkincisi buranın halkı hazineden zeytinyağı masrafları için kullandığı parayı hamamın yapımına harcamaya razı. Her şeyden öte kentin saygınlığı ve senin çağının görkemi böyle bir yapı gerektirir.




Mektup 24:
İmparator Traianus’tan, Plinius’a,

Yeni bir hamamın yapımı Prusias’lıların gücünü aşacak bir yük olmayacaksa, onların bu arzusunu yerine getirebiliriz ama bu yüzden yeni bir vergi yükümlülüğüne girmemeleri ve zorunlu amaçlar için ayrılan gelirden daha fazla harcamamaları koşuluyla.

1 Nisan 2017 Cumartesi

Saltanatın Kaldırılması ve Mustafa Kemal'in Komisyondaki Konuşması

Nutuk
Vahdettin ülkeyi terk ederken. 17 Kasım 1922

OSMANLI SALTANATININ KALDIRILMASI KARARININ VERİLDİĞİ GÜN;
TEŞKİLAT-I ESASİYE, ŞER'İYE VE ADLİYE KOMİSYONLARININ ORTAK TOPLANTISI

Efendiler, 31 Ekim 1922 günü Meclis toplanmadı. O gün Müdafaa-i Hukuk Grubu toplantısı oldu. Bu toplantıda, Osmanlı Saltanatı'nın kaldırılmasının zaruri olduğunu anlattım. 1 Kasım 1922 günü yapılan Meclis toplantısında, aynı konu uzun tartışmalara uğradı. Mecliste de geniş bir konuşma yapmak gereğini duydum (Belge: 264). İslam ve Türk tarihinden örnekler vererek hilafeti ve saltanatın ayrılabileceğini, milli hakimiyet ve saltanat makamının Türkiye Büyük Millet Meclisi olabileceğini, tarihi olaylara dayanarak açıkladım. Hülagü'nün Halife Mu'tasım'ı idam ettirerek yer yüzünde hilafete fiilen son verdiğini ve 1517'de Mısır'ı alan Yavuz, unvanı halife olan bir mülteciye önem vermeseydi, hilafet ünvanının günümüze kadar miras kalmış bulunamayacağını anlattım.
       Bundan sonra bu konu ile ilgili önergeler üç komisyona, Teşkilat-ı Esasiye, Şer'iye ve Adliye Komisyonları'na gönderildi. Bu üç komisyon üyelerinin bir araya gelip, konuyu bizim güttüğümüz maksada uygun bir çözüme bağlaması elbette güçtü. Durumu yakından ve bizzat takip etmek gerekti.