Isaac Asimov
Bilim meraktan doğdu... Hani insana mevlâsını da, belâsını da bulduran "merak" var ya? İşte, ondan...
Merak, durdurak bilmeyen, sınır tanımayan bir öğrenme arzusudur. Cansız maddelerde bulunmayan, üstelik canlıların yalnızca bir bölümünde görülen bir özelliktir. Bu yüzden, yaşayıp da "merak duymayan" yaratıklara "canlı" demeye kolay kolay dili varmaz insanın...
Örnek olarak ağacı alalım. Ağaç, içinde bulunduğu, içinde yeşerip dalbudak saldığı çevre hakkında merak duymaz. Hasbelkader oradadır. Sünger de, midye de öyle... Nelere gereksinmeleri varsa, rüzgar, yağmur, akıntılar getirir onları... Onlar da alabildiklerini alırlar, bu doğa olgularından... Ama, gün olur, doğa, onlara, yangın, zehir, deprem, etobur ve asalakları da getirir. İşte, o zaman, yaşadıkları gibi, gösterişsizce, tantanasız biçimde, öte âleme göçüp giderler.
Merak, durdurak bilmeyen, sınır tanımayan bir öğrenme arzusudur. Cansız maddelerde bulunmayan, üstelik canlıların yalnızca bir bölümünde görülen bir özelliktir. Bu yüzden, yaşayıp da "merak duymayan" yaratıklara "canlı" demeye kolay kolay dili varmaz insanın...
Örnek olarak ağacı alalım. Ağaç, içinde bulunduğu, içinde yeşerip dalbudak saldığı çevre hakkında merak duymaz. Hasbelkader oradadır. Sünger de, midye de öyle... Nelere gereksinmeleri varsa, rüzgar, yağmur, akıntılar getirir onları... Onlar da alabildiklerini alırlar, bu doğa olgularından... Ama, gün olur, doğa, onlara, yangın, zehir, deprem, etobur ve asalakları da getirir. İşte, o zaman, yaşadıkları gibi, gösterişsizce, tantanasız biçimde, öte âleme göçüp giderler.