[Aşağıda 1927-1931 yılları arasında ilkokul ve köy okullarında (3., 4. ve 5. sınıflarında) okutulan din dersleri kitabından alınmış bir program (4.sınıf) ve kısa bir okuma parçası var. Bu kitaplar 1927-28 yıllarında Osmanlıca harflerle, 1929-1931 yıllarında ise Türkçe harflerle basılmış, "Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri" başlığı ile yayımlanmış. Kitabın yazarı Muallim Abdülbaki, sonradan Gölpınarlı soyadını alan Abdülbaki Gölpınarlı'dır.]
...............
Abdülbaki Gölpınarlı
4. Sınıf Ders Programı [Haftada 1 ders]
İslam Dininin Esasları:
Kimsenin dinine, inancına, işine karışmamak: İslam dininde her şahıs kendi inancından ve kendi işinden sorumludur. Başkalarının imanına karışmaya kimsenin hakkı yoktur.
Hayırlı insan olmak: İslam dininde herkes hayır işlemekle yükümlüdür. Ahlakın emrettiğini İslam dini de emreder. Ahlakın fena gördüğünü İslamlık da fena görür. Kendi nefsine, başkalarına, memleketine, vatanına hayrı olmayan insanı İslamlık da ayıplar.
Çalışmak: İslam dininde çalışmak asıldır. İnsan, ancak, çalışmakla insan olur. Tembellik, miskinlik, İslam dinince yasaklanmıştır.
İslam dininde tevekkül, her türlü tedbirlerden sonra caizdir: Aklın gösterdiği her çareye başvurmadan tevekkül edenler, daima mahrumiyete uğrarlar. Bu tevekkül İslam dinince makbul değildir.
İslam dininde şükür asıldır: Hakiki Müslüman çalışır, her türlü tedbirlere sarılır ve neticede ulaştığı başarı için şükreder. Hiçbir şey yapmadan, tembel tembel dua ederek her nimeti Allah'tan beklemek İslam şiarı değildir.
İslam iyi geçinmek demektir.
İslamlar hayır işlemekle, her türlü fenalıklardan çekinmekle yükümlüdür. İslamlıkta yardımlaşma ve dayanışma en büyük esaslardan biridir. Zenginler fakirlere, kuvvetliler âcizlere daima yardım ile yükümlüdür.
İslamlık bağnazlığı yasaklar. Körü körüne âdetlere bağlanan, ilerlemeye düşman olan insanlara bağnaz denir. Bağnazlık, hayatın ve medeniyetin en büyük düşmanıdır. İslam dini bağnazlığı yasaklar.
Din sahtekârlığına ikiyüzlülük adı verilir. İkiyüzlülük en büyük ahlaksızlıktır. İkiyüzlü olan, Müslüman değildir.
"Bismillâhirrahmanirrahim" İnsanları bağışlayan, merhamet sahibi Allah'ın ismiyle başlarım. Müslümanlar, her hayırlı ve iyi işe bu mübarek sözü söyleyerek, anlamını kalplerinden geçirerek başlarlar. Allah sözlerine "ayet", peygamber sözlerine "hadis" denir. Yukarıdaki söz, bir ayettir. Kutsal kitabımız olan Kur'an'dadır.
***************
1. KİMSENİN İNANCINA KARIŞMAMAK
Müslümanlık dininin birçok esasları vardır. Bu esasları yerine getirmeyen kimsenin, Müslümanım dese de Müslümanlıkta hakkı yoktur. Peygamberimiz bu esaslardan birini anlatırken diyor ki: "Müslüman, o kimsedir ki, halk, elinden, dilinden emindir."
Şimdi, bu sözden ne anlıyorsunuz?..
Bütün insanlar, Müslüman olan adamın elinden, dilinden emin olacaklar, yani doğru Müslüman olan, eliyle, diliyle kimseye zarar vermeyecek, değil mi? İnsan, eliyle insanların malına zarar verir, hırsızlık ederse, yahut diliyle gönül kırar, yalan söyler yahut birine iftira ederse Müslüman olamaz.
Bir Müslüman çocuğu da okuldaki eşyaya zarar vermez; mesela, sıraları, duvarları kirletmez, arkadaşlarının eşyasına, kitaplarına dokunmaz, kimseye fena söz söylemez. Büyüyünce de kendisine emanet edilen şeye zarar vermeyeceği gibi, vazifesine de dikkat eder, vazife arkadaşlarına hürmet eder, nazik olur.
Fakat el ve dil ile insanlara verilen zarar, yalnız kendinin olmayan şeye dokunmak, fena söz söylemekle olmaz. Dünyada herkes bir şeye inanır. Bu fikir ve bu inanç, kendince kutsaldır. Biz, herkesin inandığı şeye hürmet edersek, başkaları da bizim inandığımız şeylere hürmet eder.
Hiç kimsenin inancına karışmaya hakkımız yoktur. Milletimize, vatanımıza zararı dokunmayan her inanca ve her fikre hürmet ederiz. Zaten Allah da "Kimsenin yaptığı şey, kimseden sorulmaz" demiştir.
Mesela birisi namaz kılmıyor; vazifesini ihmal etmezse onun namaz kılmamasına, tabiidir ki, karışamayız. Namaz kılan da, kılmayanlara karışamaz.
İman, fikirden doğar. Herkesin düşüncesi serbesttir. Milletimizin menfaatına zarar vermedikçe her fikir kutsaldır.
İşte doğru bir Müslümanın düşüncesi ve hareketi böyledir. Peygamberimiz, İslam dinine inanmayan kimselere dokunmamış, Müslümanlığa zarar vermemek ve İslam hükümetine bir miktar vergi vermek şartıyla onları serbest bırakmıştır.
İslamın ikinci cumhurreisi Ömer de fethedilen memleketlerde Müslüman olmayanların inançlarına hürmet etmiştir. Zaten kutsal kitabımız "Din, zorla olmaz. Doğru ve yanlış yol akılla bulunur, bellidir" diyor.
Anladınız ya çocuklar, şunun bunun imanına, inancına, giyinmesine, kuşanmasına karışan, kötü sözler söyleyen adamlar, kendilerine Müslüman adını veren yalancılardır. Böyle adamların sözlerine bakılmaz. Çünkü yalancıdan adama hayır gelmez.
Peygamberimiz de "İmanla yalan bir arada bulunmaz" demiştir. Böyle adamlar, kara kuvvet dediğimiz kör bağnazlığın kara suratlı çığırtkanlarıdır. Cumhuriyet devri, hakiki Müslümanlık zamanıdır. Artık bu adamların sözlerine bakacak kimse kalmamıştır. Herkesin imanı kendisine aittir. Herkes, düşüncesinde hürdür. Hakiki Müslümanlık da bundan ibarettir.
Muallim Abdülbaki, CUMHURİYET ÇOCUĞUNUN DİN DERSLERİ, Atatürk Dönemi Ders Kitabı, Kaynak Yayınları (yeniden basım), 2005
Maarif Vekaleti Talim ve Terbiye Dairesi'nin 88 numaralı kararı ile İlkmekteplere ve Köymekteplerine kabul edilmiştir. 1927-31
...............
Abdülbaki Gölpınarlı
4. Sınıf Ders Programı [Haftada 1 ders]
İslam Dininin Esasları:
Kimsenin dinine, inancına, işine karışmamak: İslam dininde her şahıs kendi inancından ve kendi işinden sorumludur. Başkalarının imanına karışmaya kimsenin hakkı yoktur.
Hayırlı insan olmak: İslam dininde herkes hayır işlemekle yükümlüdür. Ahlakın emrettiğini İslam dini de emreder. Ahlakın fena gördüğünü İslamlık da fena görür. Kendi nefsine, başkalarına, memleketine, vatanına hayrı olmayan insanı İslamlık da ayıplar.
Çalışmak: İslam dininde çalışmak asıldır. İnsan, ancak, çalışmakla insan olur. Tembellik, miskinlik, İslam dinince yasaklanmıştır.
İslam dininde tevekkül, her türlü tedbirlerden sonra caizdir: Aklın gösterdiği her çareye başvurmadan tevekkül edenler, daima mahrumiyete uğrarlar. Bu tevekkül İslam dinince makbul değildir.
İslam dininde şükür asıldır: Hakiki Müslüman çalışır, her türlü tedbirlere sarılır ve neticede ulaştığı başarı için şükreder. Hiçbir şey yapmadan, tembel tembel dua ederek her nimeti Allah'tan beklemek İslam şiarı değildir.
İslam iyi geçinmek demektir.
İslamlar hayır işlemekle, her türlü fenalıklardan çekinmekle yükümlüdür. İslamlıkta yardımlaşma ve dayanışma en büyük esaslardan biridir. Zenginler fakirlere, kuvvetliler âcizlere daima yardım ile yükümlüdür.
İslamlık bağnazlığı yasaklar. Körü körüne âdetlere bağlanan, ilerlemeye düşman olan insanlara bağnaz denir. Bağnazlık, hayatın ve medeniyetin en büyük düşmanıdır. İslam dini bağnazlığı yasaklar.
Din sahtekârlığına ikiyüzlülük adı verilir. İkiyüzlülük en büyük ahlaksızlıktır. İkiyüzlü olan, Müslüman değildir.
"Bismillâhirrahmanirrahim" İnsanları bağışlayan, merhamet sahibi Allah'ın ismiyle başlarım. Müslümanlar, her hayırlı ve iyi işe bu mübarek sözü söyleyerek, anlamını kalplerinden geçirerek başlarlar. Allah sözlerine "ayet", peygamber sözlerine "hadis" denir. Yukarıdaki söz, bir ayettir. Kutsal kitabımız olan Kur'an'dadır.
***************
1. KİMSENİN İNANCINA KARIŞMAMAK
Müslümanlık dininin birçok esasları vardır. Bu esasları yerine getirmeyen kimsenin, Müslümanım dese de Müslümanlıkta hakkı yoktur. Peygamberimiz bu esaslardan birini anlatırken diyor ki: "Müslüman, o kimsedir ki, halk, elinden, dilinden emindir."
Şimdi, bu sözden ne anlıyorsunuz?..
Bütün insanlar, Müslüman olan adamın elinden, dilinden emin olacaklar, yani doğru Müslüman olan, eliyle, diliyle kimseye zarar vermeyecek, değil mi? İnsan, eliyle insanların malına zarar verir, hırsızlık ederse, yahut diliyle gönül kırar, yalan söyler yahut birine iftira ederse Müslüman olamaz.
Bir Müslüman çocuğu da okuldaki eşyaya zarar vermez; mesela, sıraları, duvarları kirletmez, arkadaşlarının eşyasına, kitaplarına dokunmaz, kimseye fena söz söylemez. Büyüyünce de kendisine emanet edilen şeye zarar vermeyeceği gibi, vazifesine de dikkat eder, vazife arkadaşlarına hürmet eder, nazik olur.
Fakat el ve dil ile insanlara verilen zarar, yalnız kendinin olmayan şeye dokunmak, fena söz söylemekle olmaz. Dünyada herkes bir şeye inanır. Bu fikir ve bu inanç, kendince kutsaldır. Biz, herkesin inandığı şeye hürmet edersek, başkaları da bizim inandığımız şeylere hürmet eder.
Hiç kimsenin inancına karışmaya hakkımız yoktur. Milletimize, vatanımıza zararı dokunmayan her inanca ve her fikre hürmet ederiz. Zaten Allah da "Kimsenin yaptığı şey, kimseden sorulmaz" demiştir.
Mesela birisi namaz kılmıyor; vazifesini ihmal etmezse onun namaz kılmamasına, tabiidir ki, karışamayız. Namaz kılan da, kılmayanlara karışamaz.
İman, fikirden doğar. Herkesin düşüncesi serbesttir. Milletimizin menfaatına zarar vermedikçe her fikir kutsaldır.
İşte doğru bir Müslümanın düşüncesi ve hareketi böyledir. Peygamberimiz, İslam dinine inanmayan kimselere dokunmamış, Müslümanlığa zarar vermemek ve İslam hükümetine bir miktar vergi vermek şartıyla onları serbest bırakmıştır.
İslamın ikinci cumhurreisi Ömer de fethedilen memleketlerde Müslüman olmayanların inançlarına hürmet etmiştir. Zaten kutsal kitabımız "Din, zorla olmaz. Doğru ve yanlış yol akılla bulunur, bellidir" diyor.
Anladınız ya çocuklar, şunun bunun imanına, inancına, giyinmesine, kuşanmasına karışan, kötü sözler söyleyen adamlar, kendilerine Müslüman adını veren yalancılardır. Böyle adamların sözlerine bakılmaz. Çünkü yalancıdan adama hayır gelmez.
Peygamberimiz de "İmanla yalan bir arada bulunmaz" demiştir. Böyle adamlar, kara kuvvet dediğimiz kör bağnazlığın kara suratlı çığırtkanlarıdır. Cumhuriyet devri, hakiki Müslümanlık zamanıdır. Artık bu adamların sözlerine bakacak kimse kalmamıştır. Herkesin imanı kendisine aittir. Herkes, düşüncesinde hürdür. Hakiki Müslümanlık da bundan ibarettir.
Muallim Abdülbaki, CUMHURİYET ÇOCUĞUNUN DİN DERSLERİ, Atatürk Dönemi Ders Kitabı, Kaynak Yayınları (yeniden basım), 2005
Maarif Vekaleti Talim ve Terbiye Dairesi'nin 88 numaralı kararı ile İlkmekteplere ve Köymekteplerine kabul edilmiştir. 1927-31
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder