29 Mayıs 2022 Pazar

Bilim Etiği

Bilim etiği özellikle son yirmi beş otuz yılda önem kazanmıştır. Bunda bilim ve teknolojideki baş döndürücü gelişmelerle, buna paralel olarak ekonomik üretimde uzman bilginin en önemli girdi haline geldiği endüstri sonrası


'enformasyon toplumuna' geçişin payı büyüktür. Elli yıl önce hayal dahi edilemeyen bilimsel buluş ve uygulamaların toplumsal hayat üzerinde önceden öngörülemeyen etkileri, bilim insanlarının bir yandan birbirleri ve kurumlarıyla, diğer yandan sanayi ve toplumla olan ilişkilerinin karmaşıklaşması ve bazı bilim insanlarının aykırı davranışları bir dizi etik sorunu beraberinde getirmiştir.

Türkiye Bilimler Akademisi Bilim Etiği Kurulu, kendi çalışma esaslarını saptarken bu sorunları şöyle ifade etmiştir:1

Bilimsel gelişme sonucunda insanın çevresi ile ayrılmaz bir bütün oluşturduğunun farkına varılması, etiği salt bireyler arasında ya da bireylerle toplum arasında bir konu olmaktan çıkartıp, insanın içinde yaşadığı evrene karşı da etik sorumluluğu olduğunu ortaya koymuştur. Bilimsel gelişmeler giderek artan ölçüde moleküler düzeyde canlı ve cansız madde arasındaki sınırı belirsizleştirirken, yaşamın kutsallığı, bireyin dokunulmaz bütünlüğü, insan onuru gibi, her toplumda geleneksel ya da rasyonel biçimlerde temellendirilmiş kavramları yeni teknolojik imkânlar karşısında yeniden tanımlama ve bu alana ilişkin etik olanakları araştırma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Tüm bu nedenlerle, genelde etik ve özelde bilim etiği günümüzde geçmişe kıyasla çok daha dinamik bir süreç olarak yorumlanmalıdır.

Bilim topluluğu tarafından özellikle biyoetik konularında ulusal ve uluslararası düzeyde bilgilendirmenin doğru biçimde yapılması ve biyoetik konuların yaygın olarak toplumda anlaşılmasının sağlanması; biyomedikal ve teknolojik alanlardaki önemli gelişmelerin insanlar ve etik değerler üzerine olan etkilerinin incelenmesi ve önerilerde bulunulması; bazı embriyo ve kök hücre araştırmaları, klonlama, genetik analizler gibi özel teknolojilerin doğurduğu yeni etik sorunlar giderek önem kazanmıştır.

Kamuoyu, günümüzde tüm dünyayı tehdit eden iklim değişiklikleri, pandemiler veya deprem gibi olası tehlikelerden yetkin kaynaklarca doğru bir biçimde haberdar edilmeyi beklemektedir.

Bilim insanlarının da önlenebilir felaketleri ortadan kaldırmak, mümkün olan her durumda erken uyarı sistemlerini devreye sokmak, ya da devreye sokulmaları için yetkilileri ikna etmek gibi sorumlulukları olduğu kabul edilmektedir. Buna karşın, bu uyarıyı yaparken 'gerekli yetkilerle' donanmış olmak ya da olmamak, uzman hatta uzman olmayan tüm ilgili birey ve kurumları büyük etik ikilemlerle yüz yüze bırakabilmektedir.

Yeni bilimsel ve teknolojik olanaklar ışığında, insanca bir yaşam için 'doğru' ve 'yanlış' olanın ne olduğunu araştırma, sadece ileri teknolojiye sahip ülkelerde değil, her yerde sürmesi gereken bir çabadır. Bilimin ve temel insani kaygıların evrenselliği gereği bu çaba, tüm bilim insanlarını kendi mesleki pratiklerini değerlendirebilmeleri açısından birinci dereceden ilgilendirmektedir.

Bu saptamaların ışığında bilim etiğinin konusunu oluşturan sorun ve etkinlikler şu şekilde özetlenebilir:

Bilim etiğinin temellerinin bilimsel ve felsefi açılardan araştırılması,

Bilim ve teknolojinin etik bir anlayış çerçevesinde geliştirilmesi için güncel ilke, norm ve değerlerin tanımlanması ve bunların benimsenmesi, desteklenmesi ve sürekliliğinin sağlanması,

Bilimsel araştırmaların planlanması, yürütülmesi, analizi, yorumu ve araştırma sonuçlarının yayınlanması ile yayınlanma süreçlerinde etik ilkelere uyumun gözetilmesi,

Bilimsel uzmanlık, değerlendirme ve danışmanlık etkinlikleri,

Kamuoyuna yönelik saydamlık: bilimsel gelişmelerin topluma olduğunca açık, nesnel ve dürüst biçimde anlatımı,

Kamuoyunun hem yeni teknolojik imkânlar, hem de tehdit ve tehlikeler konusunda doğrudan ve hızlı bir biçimde uyarılması ve bilgilendirilmesi,

Yeni teknolojilerin insan yararı ve onuru ile bağdaşır ve çevreyi gözeten bir biçimde kullanıma sokulmaları.2

Tüm bu sorunlarla baş edebilmek için birçok ülkede bilim akademileri, araştırma kurumları ve üniversiteler bir yandan bilimsel araştırma, geliştirme ve uygula-maya, bir yandan da bilim insanının kurumsal ve toplumsal sorumluluğuna yönelik etik kurullar oluşturmuş, davranış kodları ve yaptırımlar içeren yönergeler hazırlamaya başlamıştır.

Türkiye Bilimler Akademisi de, 2002 yılında yayınladığı Bilimsel Araştırmada Etik ve Sorunları3 adlı kitapçık ile hem üyelerine hem de genel bilim kamuoyuna yönelik bir rehberlik işlevini yerine getirmiştir. Elinizdeki kitapçık ise, hem Bilimsel Araştırmada Etik ve Sorunları'ndan hem de bu alandaki diğer yayınlar ve deneyimden geniş ölçüde yararlanılarak hazırlanmıştır. Amacı, bir yandan bilim ve etik konusunda daha derinlemesine bir tartışma başlatılmasına katkıda bulunmak, diğer yandan bilim etiği alanında iyi uygulamaları ve kusurlu davranışları tanımlamak, bilim insanlarının farklı mesleki uygulamalarda karşılaştıkları sorunlar konusunda yol gösterici olmak ve bilim etiği ihlallerine karşı alınması gereken önlemler konusunda önerilerde bulunmaktır.


1 TÜBA Bilim Etiği Kurulu Çalışma Esasları, http://www.tuba.gov.tr/haber.php?id=143

2 Bkz. a.g.y.

3 TÜBA Bilim Eti¤i Komitesi (2002) Bilimsel Araflt›rmada Etik ve Sorunlar›, Türkiye Bilimler Akademisi Yay›nlar› 1, Ankara. http://www.tuba.gov.tr/ userfiles/image/files_tr/yayinlar/yayin_data/bilimsel.pdf


Kaynak: Bilim Etiği El Kitabı, TÜBA, 2008


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder