İnanna'nın sırtında taşıdığı nesneler silah olarak yorumlanmıştır. Farklı yorumlamalara da açıktır kanımca. |
Özet
Alıntı, tanrıça İnanna'nın tanrı Enki'den "gök gemisi" adı verilen değerli bir eşyayı almak için Erek şehrine seyahat ettiği eski Sümer'den mitolojik bir hikayeyi anlatıyor. İnanna'ya Erek'e olan yolculuğuna yürüyerek devam etmesi için izin verilir, ancak Enki fikrini değiştirir ve gök gemisini ondan geri çalmaları için deniz canavarlarını gönderir. İnanna, gök gemisini geri almasına ve deniz canavarlarından kaçmasına yardım eden yardımcısı tanrı Ninshubur'u çağırır. Hikaye ayrıca Sümer uygarlığının temel unsurları olarak anlaşılan "ME" kavramından da bahseder, ancak birçok ME'nin anlamı bilinmemektedir. Hikayenin çoğunun geçtiği Uruk şehri, Sümer uygarlığının önemli bir merkeziydi, ancak bugün kaderine terk edilmiş durumdadır.
The excerpt describes a mythological story from ancient Sumer in which the goddess Inanna travels to the city of Erek to retrieve a valuable item called the "skyship" from the god Enki. Inanna is given permission to continue her journey to Erek on foot, but Enki changes his mind and sends sea monsters to steal the skyship back from her. Inanna calls on her aide, the god Ninshubur, who helps her retrieve the skyship and escape from the sea monsters. The story also mentions the concept of "ME," which are understood to be foundational elements of Sumerian civilization, but the meaning ME remains unknown. The city of Uruk, where most of the story takes place, was an important center of Sumerian civilization, but today it is abandoned to its fate.
I. Alıntı: Kramer'den
"Ne var ki, İnanna mitlerinin tümü Dumuzi'yle ilgili değildir. Örneğin bir tanesinde, tanrıçanın insanın ve uygarlığının kurumlarının bağlı olduğu yasaları, yani me'leri hileyle nasıl ele geçirdiği anlatılır.
Bu mit antropolojik açıdan hayli önemlidir, çünkü yazarı, öyküyle bağlantılı olarak, me'lerin tam bir listesini vermeyi ve kendi algıladığı haliyle uygarlığı yüzden fazla kültür özelliğine ve komplekse ayırmayı gerekli görmüştür. Bunlar, insanlığın siyasal, dinsel ve toplumsal kurumlarıyla, müzik ve müzik aletleriyle ve çok çeşitli entelektüel, duygusal ve toplumsal davranış modelleriyle ilgilidir (bkz. s . 1 56-1 57).
(1) en-lik, (2) tanrılık, (3) yüce ve sonsuz taç, (4) krallık tahtı, (5) yüce krallık asası, (6) kraliyet alametleri, (7) yüce kutsal mekan, (8) çobanlık, (9) krallık, (10) son bulmayan hanımlık, (11) (rahibelik makamı) “tanrısal hanım,” (12) (rahiplik makamı) işib, (13) (rahiplik makamı) lumah, (14) (rahiplik makamı) guda, (15) hakikat, (16) ölüler diyarına iniş, (17) ölüler diyarından çıkış, (18) (hadım) kurgarra, (19) (hadım) girdabara, (20) (hadım) sagursag, (21) (savaş) sancağı, (22) su baskını, (23) silahlar (?), (24) cinsel ilişki, (25) fahişelik, (26) yasa (?), (27) iftira (?), (28) sanat, (29) kült odası, (30) göğün hizmetkarları, (31) (müzik aleti) gusilim, (32) müzik, (33) yaşlılık, (34) kahramanlık, (35) kudret, (36) düşmanlık, (37) dürüstlük, (38) kentlerin yok edilişi, (39) ağıt, ( 40) yüreğin sevinci, ( 41) yalan, ( 42) metal işleme sanatı, ( 47) yazıcılık, (48) demircilik zanaatı, ( 49) deri işleme zanaatı, (50) inşaatçılık zanaati, (51) sepet örme zanaati, (52) bilgelik, (53) dikkatlilik, (54) kutsal arınma, (55) korku, (56) dehşet, (57) didişme, (58) barış, (59) bezginlik, (60) zafer, (61) öğüt, (62) sıkıntılı yürek, (63) yargı, (64) karar, (65) (müzik aleti) lilis, (66) (müzik aleti) ub, (67) (müzik aleti) mesi, (68) (müzik aleti) ala…" age. s.157
[Görüldüğü gibi ME'lerin gizemli bir yanı yok. Yasa veya kurallar kitabı ve bunların nasıl uygulanacağına dair prosedürün yazıldığı kaynaklara benziyorlar. Kimi konular felsefi açıdan ele alınmış da olabilir. Bu açıdan ahlak ve değerlerin yazıldığı metinlere de benziyorlar. Sümer metinleri ME'lerin neye benzediğini asla tasvir etmez. Me'leri yansıtan en uygun görsel kanımca aşağıda gösterdiğim çantadır, içinde yazılı tabletlerin olduğu bir çanta... Şöyle fikir yürütebiliriz:
Samuel N. Kramer, Sümerler. s.212 - 214, Kabalcı Yayınevi
Orada hiç bir çalışma yapılmıyor. Kaderine terk edilmiş. Yukarıdaki resim onun son halini gösteriyor. İyi ki kameralı gezginler var. Onlar sayesinde çok şey öğreniyoruz. Aşağıdaki linklere giderseniz binlerce yıllık Sümer uygarlığında gelinen noktayı görebilirsiniz. Dünya kötü bir dönemden geçiyor ama ne zaman geçmedi ki? Birileri de bunlarla ilgilenmeli.
* Me'lerin, (Akadca, Parsu) Kur'an'da geçen Levhi Mahfuz ile aynı şey olduğuna dair yorumlar da vardır. Bunu bilmiyoruz. Levhi Mahfuz'un (Kader Kitabı da denir) ne olduğunu bilmediğimiz gibi ME'lerin de ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz.
Bu mit antropolojik açıdan hayli önemlidir, çünkü yazarı, öyküyle bağlantılı olarak, me'lerin tam bir listesini vermeyi ve kendi algıladığı haliyle uygarlığı yüzden fazla kültür özelliğine ve komplekse ayırmayı gerekli görmüştür. Bunlar, insanlığın siyasal, dinsel ve toplumsal kurumlarıyla, müzik ve müzik aletleriyle ve çok çeşitli entelektüel, duygusal ve toplumsal davranış modelleriyle ilgilidir (bkz. s . 1 56-1 57).
Kısaca özetlenecek olursa, bu bilgilendirici mit şöyledir:
Göğün kraliçesi, Erek'in (Uruk)* koruyucu tanrıçası lnanna, kentinin refah ve zenginliğini artırmayı, onu Sümer uygarlığının merkezi yapmayı ve böylece kendi ismini ve ününü yüceltmeyi çok istemektedir. Bu nedenle, "tanrıların yüreğini bilen" bilgelik tanrısı Enki'nin oturduğu su dolu dipsiz derinliklerin, yani Abzu'nun bulunduğu, Sümer kültürünün eski merkezi Eridu'ya gider; çünkü uygarlık için temel olan bütün ilahi buyruklar Enki'nin sorumluluğu altındadır. ister dürüstlükle ister hileyle olsun, bunları ele geçirip Erek'e götürebilirse, hem kentin hem de kendisinin şanını gerçekten de artık hiç kimse geçemeyecektir. Eridu'daki Abzu'ya yaklaşırken, büyük olasılıkla lnanna'nın çekiciliğine kapılan Enki ulağı lsimud'u çağırarak şöyle der:
Gel ulağım lsimud, kulak ver buyruklarıma,
Uruk Zigguratı. Uruk, İnanna'nın ve Gılgamış'ın ülkesi. |
Gel ulağım lsimud, kulak ver buyruklarıma,
Sana bir söz söyleyeceğim, dinle sözümü.
Genç kız, tek başına, yöneltti adımını Abzu'ya,
lnanna, tek başına, yöneltti adımını Abzu'ya,
Genç kız, tek başına, yöneltti adımını Abzu'ya,
lnanna, tek başına, yöneltti adımını Abzu'ya,
Buyur et genç kızı, Eridu Abzu'suna,
Yesin diye tereyağlı arpa çöreği verdir ona,
Yürek serinleten soğuk su döktür ona, lçsin diye
"aslanın karşısında" bira verdir ona,
Kutsal sofrada, "göğün sofrası"nda,
Selamlama sözleri söyle ona.
lsimud, efendisinin buyruklarını eksiksiz yerine getirir. lnanna ile Enki şölen sofrasında yiyip içmek üzere otururlar. lçki yüreklerini neşelendirince Enki haykırır:
Kudret adına, kudretim adına,
lsimud, efendisinin buyruklarını eksiksiz yerine getirir. lnanna ile Enki şölen sofrasında yiyip içmek üzere otururlar. lçki yüreklerini neşelendirince Enki haykırır:
Kudret adına, kudretim adına,
Kutsal lnanna'ya, kızıma,
sunacağım kutsal buyrukları.*
Bunun üzerine, her defasında birkaç tane olmak üzere, yazarımıza göre uygarlığımızın kültür örüntüsünü denetleyen yüzden fazla tanrısal buyruğu verir. lnanna, sarhoş Enki'nin kendisine verdiği armağanları sevinçle kabul eder. Armağanları alır ve "gök gemisi"ne yükleyerek değerli yüküyle Erek'e doğru yola çıkar. Fakat şölenin etkileri geçip ayılınca Enki me'lerin her zaman durdukları yerde olmadığını fark eder. lsimud'a seslenir, o da Enki'ye, onları kızı lnanna'ya kendisinin verdiğini söyler. Çok canı sıkılan Enki yaptığı cömertlikten pişman olur ve ne pahasına olursa olsun "gök gemisi"nin Erek'e ulaşmasını engellemeye karar verir. Bu nedenle lnanna'nın ve gemisinin peşine düşmesi için ulağını bir grup deniz ejderhasıyla birlikte Eridu Abzu'suyla Erek arasında bulunan yedi duraktan birincisine gönderir. Burada deniz ejderhalan "gök gemisi"ni lnanna'nın elinden alacaktır; ama lnanna'nın kendisine, Erek'e doğru yolculuğuna yaya olarak devam etmesi için izin verilecektir. lsimud buyurulanı yapar. lnanna'yla "gök gemisi"ne yetişir ve Enki'nin fikrini değiştirdiğini, kendisi Erek'e gitmeye devam edebileceğini, ama gemiyi ve değerli yükünü ondan alarak geri götürmek zorunda olduğunu bildirir. Bunun üzerine, lnanna, sözünden ve yemininden döndüğü için Enki'yi adamakıllı haşlar. Veziri tanrı Ninşubur'u yardımına çağırır, vezir lnanna'yı ve gemiyi lsimud ve deniz ejderhalarından kurtarır. Ama Enki vazgeçmez. lsimud'u çeşitli deniz canavarlarıyla birlikte "gök gemisi"ni ele geçirmek için tekrar tekrar gönderir. Sonunda lnanna ve gemisi güvenlik içinde Erek'e ulaşır, burada sevinen kent sakinlerinin sevinç gösterileri ve kutlamaları arasında değerli tanrısal me'leri teker teker gemiden indirir."
Bunun üzerine, her defasında birkaç tane olmak üzere, yazarımıza göre uygarlığımızın kültür örüntüsünü denetleyen yüzden fazla tanrısal buyruğu verir. lnanna, sarhoş Enki'nin kendisine verdiği armağanları sevinçle kabul eder. Armağanları alır ve "gök gemisi"ne yükleyerek değerli yüküyle Erek'e doğru yola çıkar. Fakat şölenin etkileri geçip ayılınca Enki me'lerin her zaman durdukları yerde olmadığını fark eder. lsimud'a seslenir, o da Enki'ye, onları kızı lnanna'ya kendisinin verdiğini söyler. Çok canı sıkılan Enki yaptığı cömertlikten pişman olur ve ne pahasına olursa olsun "gök gemisi"nin Erek'e ulaşmasını engellemeye karar verir. Bu nedenle lnanna'nın ve gemisinin peşine düşmesi için ulağını bir grup deniz ejderhasıyla birlikte Eridu Abzu'suyla Erek arasında bulunan yedi duraktan birincisine gönderir. Burada deniz ejderhalan "gök gemisi"ni lnanna'nın elinden alacaktır; ama lnanna'nın kendisine, Erek'e doğru yolculuğuna yaya olarak devam etmesi için izin verilecektir. lsimud buyurulanı yapar. lnanna'yla "gök gemisi"ne yetişir ve Enki'nin fikrini değiştirdiğini, kendisi Erek'e gitmeye devam edebileceğini, ama gemiyi ve değerli yükünü ondan alarak geri götürmek zorunda olduğunu bildirir. Bunun üzerine, lnanna, sözünden ve yemininden döndüğü için Enki'yi adamakıllı haşlar. Veziri tanrı Ninşubur'u yardımına çağırır, vezir lnanna'yı ve gemiyi lsimud ve deniz ejderhalarından kurtarır. Ama Enki vazgeçmez. lsimud'u çeşitli deniz canavarlarıyla birlikte "gök gemisi"ni ele geçirmek için tekrar tekrar gönderir. Sonunda lnanna ve gemisi güvenlik içinde Erek'e ulaşır, burada sevinen kent sakinlerinin sevinç gösterileri ve kutlamaları arasında değerli tanrısal me'leri teker teker gemiden indirir."
II. Alıntı.. Yine Kramer'den
"Me'ler hakkında en önemli bilgi kaynağımız şu mittir: "lnanna ve Enki: Uygarlık Sanatlarının Eridu'dan Erek'e Aktarılması" (bkz. s. 212-2 1 5). Şiirin yazarı, kendi bildiği haliyle uygarlığı yüzden fazla öğeye ayırıyordu; bu ögelerden her birinin ortaya çıkması ve işler durumda kalması için bir me gerekiyordu. Mit içinde yüz küsur me dört kez sıralanmaktadır; fakat bu tekrarlara karşın şimdilik yalnızca altmış katlan anlaşılabiliyor; bir kısmı ise bağlam içinde görülemediğinden, gerçek anlamlarına ilişkin bir ipucundan başka bir şey vermeyen sözcükler olmanın ötesine gidemiyor. Yine de günümüzde kültür özellikleri ve yapıları diye adlandırılan kavramların kayda değer bir listesini veren bu ilk yazılı kültür çözümlemesi girişiminin niteliğini ve önemini göstermek için elimizde yeterince veri kalıyor; görüleceği gibi listedeki bu maddeler çeşitli kurumlar, rahiplik görevleri, ibadet araçları, zihinsel ve duygusal tutumlar ve ayrıca çeşitli inançlar ve dogmalardan oluşuyordu.
100 kadar ME'den ancak yarıdan fazlasının anlamı çözülmüştür: Sümerli eskiçağ yazarının verdiği sıraya göre ME listesinin en anlaşılabilir kısımlarından kesit:
(1) en-lik, (2) tanrılık, (3) yüce ve sonsuz taç, (4) krallık tahtı, (5) yüce krallık asası, (6) kraliyet alametleri, (7) yüce kutsal mekan, (8) çobanlık, (9) krallık, (10) son bulmayan hanımlık, (11) (rahibelik makamı) “tanrısal hanım,” (12) (rahiplik makamı) işib, (13) (rahiplik makamı) lumah, (14) (rahiplik makamı) guda, (15) hakikat, (16) ölüler diyarına iniş, (17) ölüler diyarından çıkış, (18) (hadım) kurgarra, (19) (hadım) girdabara, (20) (hadım) sagursag, (21) (savaş) sancağı, (22) su baskını, (23) silahlar (?), (24) cinsel ilişki, (25) fahişelik, (26) yasa (?), (27) iftira (?), (28) sanat, (29) kült odası, (30) göğün hizmetkarları, (31) (müzik aleti) gusilim, (32) müzik, (33) yaşlılık, (34) kahramanlık, (35) kudret, (36) düşmanlık, (37) dürüstlük, (38) kentlerin yok edilişi, (39) ağıt, ( 40) yüreğin sevinci, ( 41) yalan, ( 42) metal işleme sanatı, ( 47) yazıcılık, (48) demircilik zanaatı, ( 49) deri işleme zanaatı, (50) inşaatçılık zanaati, (51) sepet örme zanaati, (52) bilgelik, (53) dikkatlilik, (54) kutsal arınma, (55) korku, (56) dehşet, (57) didişme, (58) barış, (59) bezginlik, (60) zafer, (61) öğüt, (62) sıkıntılı yürek, (63) yargı, (64) karar, (65) (müzik aleti) lilis, (66) (müzik aleti) ub, (67) (müzik aleti) mesi, (68) (müzik aleti) ala…" age. s.157
[Görüldüğü gibi ME'lerin gizemli bir yanı yok. Yasa veya kurallar kitabı ve bunların nasıl uygulanacağına dair prosedürün yazıldığı kaynaklara benziyorlar. Kimi konular felsefi açıdan ele alınmış da olabilir. Bu açıdan ahlak ve değerlerin yazıldığı metinlere de benziyorlar. Sümer metinleri ME'lerin neye benzediğini asla tasvir etmez. Me'leri yansıtan en uygun görsel kanımca aşağıda gösterdiğim çantadır, içinde yazılı tabletlerin olduğu bir çanta... Şöyle fikir yürütebiliriz:
BU görüntü sembolik elbette. Bütün ME'ler bir çantada olamaz. Tabletlerin zarfların içinde saklandığını biliyoruz çünkü. Uygarlıklarının en önemli yazılı kaynakları olarak düşünmüş olabilirler ME'leri. Gelecek nesillere neyi nasıl yapacaklarını yazdılar. İşte onlar ME'lerdi. Ve onlar bir tablete yazılmış ise, bir koruyucu (zarf, çanta) içindeydi elbette. DK]
Samuel N. Kramer, Sümerler. s.212 - 214, Kabalcı Yayınevi
Şuna da bkz.
NOTLAR
*-Uruk'un Bugünkü haline dikkat çekiyorum!- )):
Uruk, Babil döneminde de varlığını korumuştur. Kitab-ı Mukaddes'te şehrin adı Erek olarak geçer. Başka isimleri de var: Warka, Auruk.. . Uruk, MÖ 4. binyılın ortalarında Sümer'in erken kentleşmesinde öncü bir rol oynadı. yüksekliğinde c. MÖ 2900, Uruk'ta muhtemelen 6 km2'lik (2,32 sq mi) duvarlı bir alanda yaşayan 50.000-80.000 kişi yaşıyordu; bu da onu o zamanlar dünyanın en büyük şehri yapıyor. Uruk aynı zamanda Gılgamış'ın yönettiği şehirdi. https://www.youtube.com/watch?v=osnkx5z12Y0
Irak adının da kaynağı olan Uruk bugün ne durumda? Bu soruyu araştırdığımda gördüğüm manzara bir felaketle karşılaşmak oldu.
Orada hiç bir çalışma yapılmıyor. Kaderine terk edilmiş. Yukarıdaki resim onun son halini gösteriyor. İyi ki kameralı gezginler var. Onlar sayesinde çok şey öğreniyoruz. Aşağıdaki linklere giderseniz binlerce yıllık Sümer uygarlığında gelinen noktayı görebilirsiniz. Dünya kötü bir dönemden geçiyor ama ne zaman geçmedi ki? Birileri de bunlarla ilgilenmeli.
Bu videoda gezgin Emma bizzat Uruk kalıntılarına gidiyor ve bize bugünkü halini gösteriyor. Görüntüler bir yıl önceye ait. Çok yeni...
ag. Videodan görüntüler. Binlerce yıllık kalıntılar yerlerde... |
Bu videoda da Alman arkeologlar; dünya mirası demişler, orada bir takım çalışmalar yapmışlar ama anlaşılan bu çalışmaların sürekliliği yok. Bunda büyük ölçüde Irak'ın içinde bulunduğu siyasal/sosyal şartların da mutlaka büyük payı var. Ama burası çok çok eski bir keşif ve zaten göz önünde olan bir kalıntı. Burayla ilgilenmemişler. Kısaca olan budur.
Bakın Uruk'u malzeme yaparak (kötü anlamda söylemiyorum) ne güzel bir sunum hazırlamış bu kişi. Bu bilgileri kendi malları gibi kullanıyorlar, kullansınlar ortak miras en nihayetinde ama Uruk'un içinde bulunduğu durumla ilgili tek söz etmiyorlar. Ortak miras elden gidiyor...
Ama mesela bu Fransızca kanalda ki bir yıl önceye ait, bahsettiğim probleme, nedenleriyle birlikte değinilmiş.
* Me'lerin, (Akadca, Parsu) Kur'an'da geçen Levhi Mahfuz ile aynı şey olduğuna dair yorumlar da vardır. Bunu bilmiyoruz. Levhi Mahfuz'un (Kader Kitabı da denir) ne olduğunu bilmediğimiz gibi ME'lerin de ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder