27 Nisan 2025 Pazar

Zelzele bile sansürcüleri durduramıyor. Bir gazetenin kapatılmasını engellemiyor.

 


Ahmed Rasim'in anısı

"Osmanlı basın tarihinin en uzun süreli gazetelerinden olan İkdam yeni çıkmaktadır. ... İkdam'ın üçüncü günü de parlak geçmişti. Dördüncü gün matba­aya gelmiştim. Şinasi’yi pek ziyade suratsız gördüm. Zaten biraz deliliği de vardı. Yine birine kızmış dedim ise de bir de gazeteyi gösterdiler ki fıkralardan birinde (Mösyö Cenab-ı Padişahileri) dizili değil mi! Eyvah!.. 

Dehşet!.. Baş mürettip, gece gelen sansür provalarındaki sansür tahsislerinden (mösyö) kelimesini almış, fıkranın (Cenab-ı Padişahileri) ile başlayan satırlarından birinin başına yerleştirmiş değil mi?

Kurtuluş imkânı yok!.. Gazetenin kapatılmasından başka örfen, idareten, siyaseten tazyike uğramak ve tazyik manasının o devirde ifade et­tiği bütün sonuçlarına uğramak.. Hepimizin birer tarafa ekilmek ihtima­li yüzde yüz!,.

Matbaa döndü döndü başıma geçti, Şaşaladım. Bu kadar emek, bu kadar birikmiş emel ile beraber biz de kaynayacaktık.

Yazı işleri odasında idik. Çenemizi de çok açamıyorduk. Cevdet Bey ellerini ovuşturuyor, Şinasi sert sert sigarasını çekip başını pencereye çevirmiş, hiçbirimizin yüzüne bakmıyor, bu endişe dakikalar geçtikçe yerini ıstıraba bırakıyordu.. Herkesin yüreğindeki (çare) çırpmıyor, fakat kanatları rahatımızı zedeliyordu. Bu kederli hal içinde iken dünyanın en müthiş sarsıntılarından bir sarsıntı matbaayı salladı. Asıl ölüm, son de­rece kuvvetli bir zelzele İstanbul’u yıkmaya başladı. Aman Allah!.. O ne feryad, o ne ağlamalar’.. O ne koşuşma.. O ne yardım istemeler’.. Acaba.

Geçiyor?.. Matbaanın duvarları açılıp kapanıyor, o müthiş velvele arasında kulakları sağır edecek patlayışlar işitiliyor, çoluk-çocuk sokak­lara. caddelere fırlamış.. Ağlayan, deliren, düşen, yaralanan, koşan, diva­neler gibi duvardan pencereden atlamak isliyor.. Evladım, anneciğim, kardeşim, babacığım, diye bağıran mı istersiniz’..

Herkes şehrin bir dakikadan bir dakikaya batıp yok olacağını bekli­yor, herkes can kaygusuna düşmüş, şaşırmış, ağlamaklı ve perişan hal­de...

Siz şimdi buna ne dersiniz!.. Matbaa idaresinin bir memuru elinde bir (Kapatma talimatı) çıka gelmesin mi?.. Hıfzı Beyi şimdi anladınız mı? İstanbul’da kimsenin canı emin değil iken bile vazifesini (?) görü­yordu. İkdam ilk çıkış gününün dördüncüsünde, o müdhiş zelzele ara­sında kapatılıyordu! ... "


[Ahmed Rasim; “İkdam'ın 29’uncu Yıl Dönümü" tç. Münir Süleyman Çapanoğlu: Basın Tarihine Dair Bilgiler ve Hatıralar (İstanbul: Hür Türki­ye Dergisi Yayınlan, 1962) s. 53-54].

Not: Bu anıda iki yanlış bulunmaktadır. 

1. İkdam'ın 4. gün kapatıldığı yazılır ki aslında İkdam 6. gün kapatıl­mıştır. 

2. Anıda tashih hatalı cümle "Mösyö cenab-ı Padişahileri" olarak gel­mektedir. Oysa gazetede "Mösyö cenab-ı şehriyarileri" cümlesi geçmek­tedir. [Bkz. İkdam no:6 10 Temmuz 1894/28 Haziran 1310/6 muharrem 1312,s.l].

Cogito, savı: 20, 1999

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder