Branislav Djurdjev
Bosna ve Hersek’te İslâmiyet’in yayılması, bugün bile hâlâ tartışılan bir problem olarak durmaktadır.
I. Dünya Savaşı’ndan önce genel olarak kabul gören ve bugün de pek çok ilim insanı tarafından paylaşılan görüş, heretik kilise taraftarlarının yani Bogomiller’in Katolik kilisesinin baskısı sonucu ve ahlâkî esaslardaki görüş benzerliği dolayısıyla kolay bir şekilde bir bütün olarak İslâmiyet’i kabul ettikleri idi. Bunlara göre İslâmiyet’i seçen yerli Bosna beyleri kendi toprakları üzerindeki imtiyazlarını korumuşlar ve bu durumlarını XIX. yüzyıla kadar sürdürmüşlerdi, timar sistemi ise sadece bir üst yapı olarak kalmıştı. Bu iddianın en hararetli savunucusu C. Truhelka idi. Ona ve onun takipçilerine göre Bosna baştan beri Osmanlı Devleti içinde ayrı bir statüye sahip olmuştu.
İki dünya savaşı arasında bazı Yugoslav tarihçiler bu görüşlerin temelsiz olduğunu ispata çalıştılarsa da tatminkâr bir çözüm getiremediler. Onlara göre İslâmlaşma tedricen gerçekleşmiş, Bosna yerli asilzadeleri timar sisteminin özellikleri sebebiyle fetih sonrası eski topraklarının tamamını koruyamamışlardı; toprak imtiyaz sistemi XVIII. yüzyılda kurulmuş ve bir sonraki yüzyılda da devam etmiş, tedricî olarak eski ziraat sistemi çerçevesinde gelişmişti.
Modern tarihçiler ise ilk elden Osmanlı kaynakları ve tahrir defterleri üzerinde yaptıkları çalışmalarla konuyu daha da derinleştirdilerse de elde edilen sonuçlar henüz genelleştirilebilecek bir olgunluğa erişmemiştir.
TDV İslam Ansiklopedisi, Branislav Djurdjev'in makalesi, 6. cilt. Diyanet Vakfı Yayınları, 1988
Bosna ve Hersek’te İslâmiyet’in yayılması, bugün bile hâlâ tartışılan bir problem olarak durmaktadır.
I. Dünya Savaşı’ndan önce genel olarak kabul gören ve bugün de pek çok ilim insanı tarafından paylaşılan görüş, heretik kilise taraftarlarının yani Bogomiller’in Katolik kilisesinin baskısı sonucu ve ahlâkî esaslardaki görüş benzerliği dolayısıyla kolay bir şekilde bir bütün olarak İslâmiyet’i kabul ettikleri idi. Bunlara göre İslâmiyet’i seçen yerli Bosna beyleri kendi toprakları üzerindeki imtiyazlarını korumuşlar ve bu durumlarını XIX. yüzyıla kadar sürdürmüşlerdi, timar sistemi ise sadece bir üst yapı olarak kalmıştı. Bu iddianın en hararetli savunucusu C. Truhelka idi. Ona ve onun takipçilerine göre Bosna baştan beri Osmanlı Devleti içinde ayrı bir statüye sahip olmuştu.
İki dünya savaşı arasında bazı Yugoslav tarihçiler bu görüşlerin temelsiz olduğunu ispata çalıştılarsa da tatminkâr bir çözüm getiremediler. Onlara göre İslâmlaşma tedricen gerçekleşmiş, Bosna yerli asilzadeleri timar sisteminin özellikleri sebebiyle fetih sonrası eski topraklarının tamamını koruyamamışlardı; toprak imtiyaz sistemi XVIII. yüzyılda kurulmuş ve bir sonraki yüzyılda da devam etmiş, tedricî olarak eski ziraat sistemi çerçevesinde gelişmişti.
Modern tarihçiler ise ilk elden Osmanlı kaynakları ve tahrir defterleri üzerinde yaptıkları çalışmalarla konuyu daha da derinleştirdilerse de elde edilen sonuçlar henüz genelleştirilebilecek bir olgunluğa erişmemiştir.
TDV İslam Ansiklopedisi, Branislav Djurdjev'in makalesi, 6. cilt. Diyanet Vakfı Yayınları, 1988
Bu önemli bir tartışma. Genel kabul gören görüşe göre Bosnalı Müslümanlar Bogomillerden geliyor. Hatta öyle ki belli bir zamanda toplu olarak Müslümanlığa geçmişler.
YanıtlaSil