13 Haziran 2019 Perşembe

Altın Dal Üzerine

Kitaptan bir görsel
age,  s. 97
...
Frazer'ın başlangıçtaki amacı alçakgönüllü bir şeydi, eski bir İtalyan halk töresini açıklamak­ istiyordu. Kaçak bir köle, özel bir altın ağaçtan bir dal kopara­bilirse, Nemi' deki kutsal ormanın kralıyla ölümüne dövüşmeye ve de ormanların ondan sonraki kralı olmaya hak kazanırdı. İlginç fakat şaşırtıcı olmayan bir töre, diye düşünebilirsiniz. Fakat Frazer, Nemi'deki altın dalın, Vergilius'un epik şiirindeki kahraman Aeneas'a yeraltına girme iznini veren ve onun yeraltının gizlerini öğrenmesini sağlayan altın dalla benzerliği üzerinde uzun uzun düşündü.

Frazer buradan yola çıkarak, altın dalın, kralın ve onun için verdiği savaşın, ölümünün ve yerine bir başkasının geçişi­ anlama geldiğini açıklamaya çalışırken, geçmiş söylencelerin başından günündeki ilkel halkların uygulamalarına kadar tüm mit ve dinsel tören dünyasının kapılarını açmış oldu. Uygar toplumun­ töre ve boşinanlarının ilkel halkların inançları ve uygulamalarıyla birçok bakımdan karşılaştırılabilir olduğunun keşfi, Frazer'ın kültüre bağımlı dünyası için şaşırtıcı bir keşifti.

Frazer, ilk kez, hem kolay anlaşılır hem de biçem bakımından güzel bir dille, daha o zamandan küçülmeye başlamış olan bir dün­yada gezginlerin rastgele edindikleri gözlemlerini bize sunuyor ve dünyanın en ücra köşelerinden dönen her gün daha çok sayıdaki bilimsel gözlemcinin düşüncelerini, yorumlarını ortaya seriyordu. Sonuç, yeni bir bilim dalı olan antropolojinin ilk zaferlerinden biri oldu.
Frazer'ın kendi dünyasının kültürlü okurlarına önerdiği şey, geri ve ilkel halkların edimlerinin anlaşılabilir şeyler, hatta kendi anlayışlarıyla akla uygun şeyler olduğu idi. Fakat bundan daha devrimci bir şey vardı ortada: Frazer, bizim ''yabanıllar"dan öğrenebileceğimiz şeyler olduğunu bildiriyor ve ilkel kurumların incelenmesi­ kendi toplumumuz üzerine ışık tutacağını söylüyordu.

Frazer bir İngiliz üniversite araştırmacısının olaysız, sakin özel yaşamını yaşadı. Hatta uzun süre de ders vermedi. Kırk beş yaşında­ bir dulla geç bir evlilik yaptı. Çocukları yoktu, birbirine son derece yakın bir çifttiler. Frazer yeryüzünün her köşesinden çok da kimseyle mektuplaşmasına karşın Yunanistan' dan öte İngiltere sınırları dışına çıkmamıştı. Kendi kişisel tarihi, yaşam öyküsünün eski sekreterinin yazdıklarına bakılırsa tekdüzeydi: "Onun yaşamının gerçekleri, aslında bir kitap listesinden ibarettir."

Ama bu kitaplar, özellikle de bu kitap: Altın Dal bütün dünyayı sarstı. Frazer, Freud'u okumayı reddetse de, Çorak Ülke'yi anlaşılmaz da bulsa, Freud da, T.S. Eliot da Frazer'ın yazdıklarından etkilenmiştir. 
...

Frazer'ın başarısının özü, başka kültürleri anlamak için kendi ürünün dışında durmak gereksinimini görmesinde yatmaktadır. Bu amaca tam anlamıyla ulaşamadı - başarısız kaldığı ve "yabanıl ve onun yöntemleri" gibi ahlaki gülünçlüklere sığındığı oldu zaman zaman. Ama o sıralar biz de bu amaca ulaşamamıştık henüz. Fra­zer başka kültürlerde bazen temelsiz boşinanlar gibi görünen şeyle­rin, onları gerçek olarak kabul eden halkların gözünde karmaşık inanç sistemlerinin birer parçası olduğu anlayışına yaklaşmakta bize yardımcı olmaktadır. Ve de tersi - bizim en aziz bildiğimiz inançlarımızın başkalarına aptalca bir kendini aldatma gibi görünebileceği anlayışına.

Frazer görüşlerini şöyle özetliyor: "Her şey olup bittikten sonra bizim yabanıla olan benzerliklerimiz, ondan farklılıklarımızdan daha fazladır; onunla ortaklaşa sahip olduğumuz ve bile isteye de gerçek ve yararlı olarak tuttuğumuz şeyleriyse yabanıl ata­lara borçluyuzdur."


Altın Dal Dinin ve Folklorun Kökleri, James G. Frazer, Cilt 1, Payel Yayınları, İlksöz Bölümü, Çeviren: Mehmet H. Doğan,  2004/2,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder