Panoptikon, İngiliz sosyal teorisyen ve filozof Jeremy Bentham tarafından 1780'lerin sonlarında geliştirilen bir hapishane modeliydi ve daha sonra dünya çapında hapishane tasarımı ve inşasında uygulandı.[1] Panoptikonun tasarımı, her şeyin (pan) her an görülebileceği ve gözlemlenebileceği (opticon) şekildeydi. Bir sosyal teori olarak panoptisizm, 1970'lerde güç, gözetleme ve toplum arasındaki ilişkileri teorileştirmenin bir yolu olarak ortaya çıktı. Michel Foucault'nun ünlü Disiplin ve Ceza kitabından oldukça etkilenen panoptisizm, gözetim ve iktidarın yakından iç içe geçtiğini ve teknolojik icatlarla bağlantılı belirli prosedürler ve aygıtlar aracılığıyla tezahür ettiğini iddia eder. Panoptisizm, bu prosedürlerin, aygıtların ve teknolojilerin nihayetinde toplumu disipline etmeye hizmet ettiğini ve gözlem yoluyla kafa karışıklığını ortadan kaldırdığını savunur.
Bentham'ın
Panopticon'u
Bentham, yaşamı boyunca yaptığı çalışmaların çoğu sosyal
reform ve faydacılığın ortaya çıkışı etrafında dönse de, en çok panoptikon
hapishane modelinin geliştirilmesiyle ünlüdür. Panoptikonun temel tasarım
modeli, yapının merkezinde, çevredeki tüm mahkûm hücrelerinin gözlemlenip not
edilebileceği bir kule öngörüyordu; bu kule de yapının geri kalanından daha
karanlık tutulmuştur. Bentham, bu tasarımın sadece sürekli gözetimi sağlamakla
kalmadığını, aynı zamanda mahkûmlara sürekli gözetleniyormuş gibi
hissettirdiğini, böylece bireyleri iletişime katılanlar yerine gözetim
nesnelerine dönüştürdüğünü kaydetti.
Merkezi gözetleme kulesinin etrafındaki dairesel hizalanmış hücreler, gardiyanın her yerde bulunmasına ya da en azından öyleymiş gibi görünmesine izin veriyordu. Mahkûmların bu sürekli gözetim altında olma hissi ve gardiyanın her yerde hazır bulunma duygusu, gücün mahkûmların günlük yaşamlarına nasıl sızdığının bir örneğidir. Foucault'nun odaklandığı şey tam da bu endişedir.