29 Aralık 2017 Cuma

Sessiz Çoğunluk

Jean Baudrillard


Politika; stratejik bir alan düzenlemesi olmaktan çıkartılarak, önce bir temsil edilme sisteminin içine, daha sonra da güncel bir yeniden biçimlenme senaryosuna aktarılmıştır. Bir başka deyişle aynı sistemin içinde aynı göstergelerin çoğullaştırılmasıyla uzayıp giden ve artık hiçbir şeyi temsil etmeyen- belli bir "gerçeklik" ya da toplumsal gerçeklik içinde hiçbir "eşdeğerlisinin bulunmadığı bir şeye dönüşmüştür. Artık politik bir berat belgesi yoktur. Çünkü klasik anlamda etkin politik örgütleri güçlendirebilmek için bir toplumsal tanımı bile yoktur (bir halk, bir sınıf, bir işçi sınıfı, nesnel koşullar).

26 Aralık 2017 Salı

İnfaz Memuru Olarak Hukukçular

Kaynak
Ortada Roland Freisler, Milli Mahkeme başkanı Nazi selamı veriyor.
 1942 yılında Halk (milli) Mahkemelerinin başına getirildi ve buradaki gücünü dilediğince kullanarak, mahkemeleri Nazi propaganda şovları haline getirdi. Adolf Hitler'e düzenlenen saldırıda tutuklananlara karşı da bu tür mahkemeler gerçekleştirdi ve her türlü hukuksal uygulamaya ve kurala aykırı davranarak, kana susamış intikam yargıcı haline geldi. Ölüm cezalarının sayısı Freisler'in idaresi altında hızla artmıştır. Tüm işlemlerin yaklaşık 90%'ı ölüm ya da ömür boyu hapis kararları ile sona erdi. 1942-1945 yılları arasında 5.000'den fazla ölüm cezası verdi. Freisler, mahkeme sırasında sanıkları aşağılamaları ve onlara bağırması ile bilinirdi. Freisler, direniş grubu olan Beyaz Gül üyelerini de yargılamış, idam cezası vermiştir. 
3 Şubat 1945'te Berlin'e yapılan bir hava saldırısında isabet alan mahkeme binasında öldü.

Boerler ve Cecil Rhodes

https://www.britishbattles.com/first-boer-war/battle-of-majuba-hill/
Birinci Boer Savaşı'nda Majuba Tepesi Savaşı
Ümit Burnu’nun keşfinden sonra Doğu’ya giden yeni ticaret yollarını bulan Portekizliler, önünden sık sık geçmelerine rağmen Güney Afrika'yla İlgilenmediler. 17. yüzyılın başında Hollanda Doğu Hindistan Şirketi’nin baharat ticaretinin tekelini eline almasından sonra Güney Afrika’ya yerleşen Hollandalılar Kap bölgesinde bir koloni oluşturdular. Başlangıçta sadece sefer halindeki gemilerin durak noktası olan Kap, zamanla metropolden akın eden göçmenlerin Boer adını alarak çiftçilik yaptıkları verimli bir araziye dönüştü. Flemenkçeden türetilen Afrikaner dilinin benimsenmesinden sonra, tarım üretiminin doyum noktasına ulaşmasıyla Boerler koloni çevresindeki topraklara yayılmaya başladılar. Kısa bir müddet sonra geniş bir alanda yarı göçebe hayvancılığa dayanan bir yaşam biçimi oluştu.

23 Aralık 2017 Cumartesi

Köle Ticaretinde Müslüman Arapların Rolü


http://museums.fivecolleges.edu/detail.php?museum=&t=objects&type=ext&f=&s=&record=8&id_number=AC+1954.9
18. yüzyılın sonunda köle ticaretinin büyük kısmı, Afrika boynuzunun güneydoğusundaki Zanzibar adasını fetheden ve oraya yerleşen Ummanlı Arap sultanlarının eline geçti.
Portekizliler kıtaya ayak bastıklarında Arapların hâkim olduğu Doğu Afrika'da kölecilik yaygın ve gelişkin bir sistemdi, kıtanın batısında da İslamiyete paralel olarak yayılıyordu... İslam dünyası her zaman zenci köle kullanmıştır, deniz aşın köle ticareti Müslüman tüccarlar için önemli bir kazanç kapısıydı. Arapların köleciliğiyle Avrupalılarınki arasında temel fark, ilkinin "lüks tüketim”, ikincisinin ise "temel tüketim maddesi" ticareti yapmalarıydı, denebilir. Arap toplumlarında köleler daha çok hizmetkâr olarak ev işlerinde çalıştırılıyor, cariye, odalık, ya da harem ağası olarak kullanılıyorlardı. Önemli bir fark da, kölelerin Arap kültüründe asimile edilmesi, toplumsal yaşayışa da katılabilmeleridir. Kölelerden bir kısmı, diğerlerini İslam toplumuna uyacak şekilde eğitiyordu, ayrıca zencilerin büyük kitleler halinde bir arada bulunabilecek şekilde çalıştırılmamaları, onların kendi kültürlerini korumalarını ya da geliştirmelerini engellemiştir.

20 Aralık 2017 Çarşamba

Sosyal Darvincilik ve Irkçılık

Alaeddin Şenel
1921 yılındaki II. Uluslararası Öjeni Konferansının logosu
Öjeni, birçok farkı alanı birleştiren bir ağaç olarak düşünülmüş.

Kapitalist toplumun rekabetçi dünya görüşünün etkisiyle, bazı düşünürler, Darwin'in doğal ayıklanma kuramından önce bile yaşamı güçlülerin kalıp zayıfların elendiği bir kavga olarak gören görüşler geliştirmeye başlamışlardı. Darwin'den sonra Sosyal Darvincilik olarak nitelenecek olan bu görüşlerin ilk örneklerinden birini ünlü İngiliz filozofu Herbert Spencer (1820-1903) en popüler biçimiyle sunmuştu. Spencer, Darwin'den önce Buffon, Lamarck ve Charles Darwin'in dedesi Erasmus Darwin tarafından işlenmiş bulunan biyolojik evrim kuramını toplumlara uygulamıştı ve (1852 yılında) "en uygun olanın yaşamda kalışı"* deyimi ile doğal ayıklanma yasasının insan topluluklarının evrimini sağlayan bir yasa olduğunu açıklamıştı.

5 Aralık 2017 Salı

Dünyanın En Eski Mutfağı: Eski Mezopotamya'da Yemek Sanatı

 Jean Bottero

Yazıdan mutfağa
Her şeyden önce, eski Mezopotamyalıların her günkü yemeklerini oluşturan besin maddelerinin çok geniş bir listesini yapabilecek durumdayız: Tahılar, değişik bitkiler, meyveler özellikle hurmanın yanı sıra elma, armut, incir, nar, üzüm; soğan ve kök bitkileri; "yermantarı" ve mantar; baharatlar; büyükbaş ve özellikle küçükbaş hayvanların ederi, domuz; hem etleri hem de yumurtaları yenen kümes hayvanları daha sonralan yetiştirilen tavukgiller dışında ve av hayvanları; deniz ve tatlı su balıkları; kaplumbağalar, kabuklu hayvanlar ve böcekler arasından bilineni çekirgeler; süt, "tereyağı" ve diğer hayvansal (domuz yağı, vb.) ve bitkisel yağlar (susamyağı ve zeytinyağı); yemekleri tatlandırmak için kullanılan değişik ağaç şıraları ve arı balı; ayrıca, yemeklere keskin bir tat veren mineral ürünler (tuz, kül?). Bütün bu yerli besinler o kadar çok çeşitliydi ki, bildiğimiz kadarıyla, Mezopotamyalılar, İÖ 3000'li yılların öncesinden başlayarak geniş bir coğrafi alanda çok yoğun ticaret yapmalarına karşın, dışarıdan gıda almaya hiç gerek duymamışlardır.

3 Aralık 2017 Pazar

Şeyh Sait Ayaklanması

Baskın Oran




Fotoğraf, Şeyh Sait yakalandıktan sonra çekilmiş.
https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/f/f4/Sheikh_Said_Efendi_captured.jpg


Cumhuriyetin kuruluşundan 1938 yılına kadar çıkan çok sayıda Kürt ayaklanmalarının ilki ve ondört vilayete yayılması açısından en geniş kapsamlısı olan Şeyh Sait olayı Şubat 1925'te patlak verdi ve Nisan’a kadar sürdü. Ayaklanma, bir rastlantı sonucu yeterince hazırlık yapamadan başlamak zorunda kaldığı halde Diyarbakır'ı bile kuşattı ve ancak Cumhuriyet hükümetinin büyük masraflar yapması ve sonunda asilerin arkasını 1921 Türk-Fransız anlaşmasının 10. Maddesi hükmü sayesinde Fransız demiryolundan asker nakli yaparak çevirmesi sonucu bastırılabildi. Ayaklanmanın yansımaları 1930 Ağrı ayaklanması başta olmak üzere, 1937 yılına kadar sürmüştür.