Olivier de Marliave
17 Aralık 1996 tarihinde, Sun Yaoting’in ölümüyle birlikte, Çinliler kendilerini imparatorların geleneksel Çin’ine bağlayan son bağlarından birini kaybederler. Bu adam, 1911’de ilan edilen cumhuriyetten ve Mao devriminden önce, imparatorluk sarayının ihtişamını ve eski moda törenlerini tanımış son adamdır. Doksan dört yaşındadır ve eski Pekin’de bir evde, evlatlık olan oğlu ve hayat arkadaşıyla yaşamaktadır.
Sun Yaoting, Yasak Şehir’in son hadımı
Sun Yaoting, Yasak Şehir’e 1917’de hizmetkâr olarak kabul edilmiş ve Qing Hanedanı’nın son imparatoru Pu Yi’yle beraber Mançurya’ya gittiği 1924 yılına kadar burada yaşamıştır.[1] O dönemde, imparatorun hizmetkârı konumuna sahip olmak bir ayrıcalıktır çünkü Sun Yaoting ve imparator ailesinin en yaşlı üyelerinin çevresindeki elli meslektaşı hariç, Yasak Şehir’deki tüm hadımlar sorgusuz sualsiz kovulmuşlardır. Bir yıl sonra, Yasak Şehir’de sayıca bir ordu kadar kalabalık olan hadım hizmetkârların varlığına şahit olmuş bir adamın hizmetindeki tek hadımdır. Sun Yaoting Pu Yi’nin peşinden Mançurya’ya gittikten sonra Pekin’e dönüp Maocuların hizmetine girmeye çalışmış ama bu iyi niyeti, onun hayatının en büyük mutsuzluklarından birini yaşamasının önüne geçememiştir.
1960’lı yıllarda, kültürel devrimin Kızıl Muhafızlar’ından korkan anne ve babası, içinde onun cinsel organlarını sakladıkları testiyi atmıştır. Çinli bir hadım için, daha iyi bir dünyada yeniden doğmasını sağlayacak bu kıymetli testi olmaksızın ölmekten daha vahim bir felaket yoktur. Onun biyografisini hazırlayan yazar, “Onu yalnızca iki kez ağlarken gördüm” diye itiraf eder, “hadım edilmesini bana anlatırken ve hazinesinin kaybından söz ederken.”[2] Hayatta kalmış olan hadımlar, Kızıl Muhafızlar’dan kötü muamele görürler çünkü onlara, tiksindirici bir biçimde, feodal Çin’i hatırlatmaktadırlar. Hadımlardan birçoğu, eskiden yaşadıkları yerin yakınında, sarayların göllerinden birinde kendilerini boğarak veya Yasak Şehir’in hendeklerinde intihar etmişlerdir.
Kültür Devrimi’nden sonra sağ kalanlar, iktidar tarafından hem tanınan hem de bir kenara itilen Pekin’de yaşamışlardır. 1990 yılında, Pu Yi’nin hizmetkârları arasında, 1902’de doğmuş ve Cumhuriyet’ten hemen önce hadım edilmiş olan San Tao hâlâ bulunmaktadır. Bu hadım, antika kaçakçılığı yaptıktan sonra yoksul bir huzurevine sığınmıştır.
Komünist Parti’ye üye olduktan sonra güvende olduğunu zanneden Sun Yaoting, her şeye rağmen 1966 yılında halka açık şekilde yargılanmış, yuhalanmış ve toplama kampına sürgüne gönderilmiştir. Cezasının bitiminden sonra, kendisine bakan evlatlık oğluyla birlikte Pekin’e yerleşir. Sun Yaoting’in, oturduğu hutong’lardan[3] çıkma hakkı yoktur ama, belki de ölümünün yaklaştığını hissettiği için, Ekim 1996’da ilk kez kendi mahallesinin dışında gezintiye çıkmaya cesaret eder. Evlatlık oğlu, onu birkaç cadde boyunca yürüterek, arabalardan ve “başkentin çirkinliğinden” ürktüğü bir gezinti yaptırır ona. Kısa bir süre sonra duyulan ölüm haberi, adının eski Çin’in kahramanlık dönemlerinin bir simgesine dönüştüğü memleketinde şok etkisi yaratır. İnsanlar Sun Yaoting’in arkasından ağlarlar ve tabutu, şehrin tüm sakinleri tarafından ziyaret edilir. Bu esnada Çin basını da bu vesileyle eski hadımların kaderinin farkına varmaktadır. Ve bu makalelerde, Çinli gazetecilerin en uzak geçmişlerinden söz ederken kullandıkları milliyetçi gurur da hissedilmektedir.
Ama, bu büyük ülke, hadımlığın feodal sistemiyle hesaplaşır: 2003’te, başkentin bir banliyösünde (Xiangshan mahallesi), Tian Yi isminde birinin mezarının çevresinde bir Hadım Kültürü müzesi açılır. Bu kişi, örnek bir yaşam sürmüş ve içlerinde Wanli’nin de (1573-1620)[4] bulunduğu birçok Ming imparatorunun hizmetinde bulunmuştu. Dokuz yaşında hadım edilen Tian Yi (1534-1605), hayatının altmış üç yılını sarayda geçirmiş ve burada, zekâsı ve bilgeliği sayesinde yüksek bir mertebeye erişmişti. Bunun sonucunda, yirmi dört farklı hizmete ayrılmış dev bir hadım ordusuna başkanlık etmiş ve aynı zamanda en yüksek dereceler olan başkâtip ve imparatorluk mühürleri veziri unvanına da sahip olmuştur. Öldüğünde, Wanli tüm kabul töreni ve kutlamaları üç gün boyunca durdurmuş ve ona ihtişamlı bir mezar yaptırmıştır. Tian Yi’yi bir yaşam hocası olarak kabul eden yüksek kademeli hadımların naaşlarına ev sahipliği yapan dört anıtmezar da onun yakınında bulunur. İşte burası, bir müze haline gelmiştir. Tian Yi’nin tabutunun ve bu saygıdeğer büyüğe adanmış bir sunağın yanında, bir zamanlar Çin’deki hadımlığı yöneten sistemin tüm yönlerinin anlatıldığı sergi salonları yer alır. Bu açıklamalar, eski feodalizme dair, 1980’li yıllarda bile hâlâ görülen alaycı zihniyetten uzaktır.
Sun Yaoting’in hikâyesi, 1910 yılının bir ilkbahar sabahı, kendini “tüyle hadım edilmiş”[5] bir halde bulduğunda başlar. Sekiz yaşındadır ve bu işlemi sözde kendisi istemiştir. Boyun eğmesine neden olan şey hiç şüphesiz, sefaletin içinde çırpındığını gördüğü anne ve babasının öne sürdükleri nedenlerdir. Birçok fakir köylü gibi, ailesi de, aile reisini sürekli aşağılayan, insanlıktan nasibini almamış bir toprak sahibinin kurbanıdır. Bu kölelikten kurtulmanın tek yolu, Pekin’deki imparatorluk sarayına hizmetkâr olarak girmektir. Ama bunun için, hadım olmak gereklidir. Anne ve babasının, efendileri tarafından şiddet gördükleri dayanılmaz bir sahneye tanık olduktan sonra, küçük Yaoting hadım edilmeyi kabul eder.
Babası, bir jilet, bir kaz tüyü, bir kırmızıbiber ve yağa batırılmış uzunca bir kâğıt parçası alır eline. Yarı uyur halde olan oğlunun cinsel organlarını tümüyle keser. Daha sonra açık ve büyük yaraya hemen biberi sürer, bu da çocuğun haykırmalarının artmasına neden olur ve çocuk daha sonra yanma hissinin etkisiyle bayılır. Bir süre sonra biberdeki kapsaisin uyuşturucu etkisini gösterir. Köylü daha sonra kaz tüyünü alır ve ölümcül bir kanamayı engelleyebilmek için idrar yolunun içine dikkatlice yerleştirir, oğlunun göbek altını bezle sarar. Küçük Sun, üç gün sayıklar ve uzun haftalar boyunca altında bezle dolaşmak zorunda kalır. Ama en sonunda, beceriksiz anne ve babaların kasaplık işlemleri sonucunda yüzlerce çocuğu ölüme gönderen sayısız başarısızlıkla kıyaslandığında, çocuk bu işi fazla zarar görmeden atlatmıştır.
Bununla birlikte, Sun Yaoting’in kaderi tarihi bir sarsıntıya da sahne olmuştur. Hadım edilme işleminden sonra daha yeni iyileşmişken korkunç bir hayal kırıklığına uğrar: Anne ve babası, Cumhuriyet’in Qing Hanedanı’nın sonunu getirmekte olduğunu öğrenir, oysaki Sun Yaoting geçirdiği ameliyat sayesinde sarayın hadımlarının arasına katılabilmelidir. Sun Yaoting’in şansına, Pu Yi, Yasak Şehir’in yapay dünyasında, imparatorluk sarayının eski moda hizmetleriyle çevrili bir halde, bir süre daha hüküm sürmüştür. Genç Sun Yaoting buraya 1917’de kabul edilir. “On beş yaşındayken, zenginliklerin ve saygınlığın hayalini kurarak Pekin’e geldim...” diye itiraf eder. Daha sonra ve kısmen de olsa ikisine de kavuşur.
1960’lı yıllarda ölen genç Ma Deqing için aynı durum geçerli olmamıştır, hadımlığın faydasını görmeyen tek kişi de o değildir. 1906’da, dokuz yaşındayken hadım edilmiştir ve bu bir işe yaramamıştır çünkü Yasak Şehir’de yalnızca dokuz yıl kalabilmiştir. Yoksul bir seyyar satıcı olan babasının bir kuzeni vardır. Bu kuzenin oğlu, sarayın hizmetinde olan bir hadımdır ve ailesine önemli ölçüde destek olmuştur; hatta söz konusu kuzen, her Çinlinin hayali olan bir şeyi, yani toprak sahibi olmayı başarmıştır. Bu sebepten, ailenin tüm umutları, Ma Deqing’in hadım edilmesine bağlıdır. Babası, oğlunu sımsıkı bağlar ve haber vermeksizin, cinsel organı ve testislerini tek bir bıçak darbesiyle keser. Ma Deqing, bu korkunç sahneyi anlatır: “O zamanlar ne uyuşturucu vardı, ne de ağrı kesici ilaçlar, temizliğe ise hiç rastlanmazdı. Kalbimin duracağını ve öleceğimi sandım. Cinsel organlarımı kestikten sonra, idrarımı boşaltabilmek için bambudan yapılmış bir boruyu etime soktu...” Küçük çocuk, üç ay boyunca, tuvalet görevi gören kumun üzerinde yatar ve kalçalarının arasında, babasının yenilediği, balmumu, yağ ve biber karışımından oluşan bir pansumanı tutar: “[...] Etime yapışmış olan bu bulamacı her koparttığında dayanılmaz bir acı duyardım”[6] diye anlatır.
Üç ay sonra, Ma Deqing iyileştiğinde, babası ona bir iş aramak için Yasak Şehir’in yakınlarına gider. Hiç kuşkusuz amacına ulaşamadığından olacak ki bir daha asla dönmez. Genç hadım, ancak on üç yaşındayken, bu macerayı başlatan o meşhur kuzen sayesinde sarayın hizmetine girer. Fakat, Cumhuriyet ilan edilir edilmez bu görevden ayrılmak zorunda kalır.
Şunu söylemek gerekir ki, her hadım Yasak Şehir’de kendiliğinden bir iş bulamamaktadır, hele ki yaşı ilerlemişse. Bu durum, yeni hadımlara duyulan bitmek bilmez ihtiyaca rağmen böyledir. 1900 yılında, sonradan Hıristiyan olmuş yirmi sekiz yaşında bir Çinli, imparatorun hizmetine girmeyi hayal etmeye başlar. Bu hırs, onun hayatında o kadar önemli bir yer tutar ki, bunalıma girer. Bir gün, annesi onu bir misyonerle tanıştırmaya karar verir. Bu adam, hadımlığın korkunçluğunu öne sürerek, evlenmesini öğütler kendisine. “Çok geç peder” diye cevap verir ona genç adam, “çoktan kestiler beni.” Kendisi gerçekten de hadım olmuştur ama hâlâ bunalımdadır çünkü birçok girişimine rağmen iş bulamamaktadır...[7]
Hadımların Dünyası Çağlar Boyunca Hadımlık, Olivier de Marliave, "Le monde des eunuques
La castration à travers les âges", Doğan Egmont Yayıncılık, 2016
Notlar
1 Pu-Yi veya Hsun-Ti (1906-1967) Çin’in son imparatorudur, Japonlarla birlikte 1932’de Pekin’den ayrıldı. Bu sayede, Mançurya Eyaleti’nde bulunan Mançuoko’da tahta çıktı ve 1945’e kadar tahtta kaldı.
2 Jia Yinghuha, L’Ultimo eunuco in Cina, la vita di Sun Yaoting, Excelsior Yayınları, Roma, 2009.
3 Eski mahallelerde bulunan geleneksel evler.
4 İmparatorların isminden sonra gelen tarihler, onların hüküm sürdükleri yılları belirtir.
5 Çin’de “tüyle“ hadım edilme, cinsel organların, yani penis, erbezi ve testislerin tamamen çıkartılmasına dayanır. Bazen, yaranın iyileşme dönemi boyunca, idrarı boşaltmak için bir kuş tüyü kullanılır, bu deyim de buradan gelir.
6 Dan Shi, Mémoires d’un eunuque dans la Cité interdite, Philippe Picquier, Paris, 1995, s. 11. Bu eserde alıntılanan bu tanıklık, Dan Shi’nin kitabının kahramanı olan Yu Chunhe’ye ait değildir.
7 Jean-Jacques Matignon, La Chine hérmétique, superstitions, crime et misère, yayıncı Paul Geuthner, Paris, 1936, s. 213
17 Aralık 1996 tarihinde, Sun Yaoting’in ölümüyle birlikte, Çinliler kendilerini imparatorların geleneksel Çin’ine bağlayan son bağlarından birini kaybederler. Bu adam, 1911’de ilan edilen cumhuriyetten ve Mao devriminden önce, imparatorluk sarayının ihtişamını ve eski moda törenlerini tanımış son adamdır. Doksan dört yaşındadır ve eski Pekin’de bir evde, evlatlık olan oğlu ve hayat arkadaşıyla yaşamaktadır.
Çin'in son hadımı Sun Yaoting hayat hikayesini yazan Jia Yinghua ile birlikte Fotoğraf 1996 (17 Aralık) yılında yani Sun'un hayatını kaybettiği yıl çekilmiş. |
Sun Yaoting, Yasak Şehir’in son hadımı
Sun Yaoting, Yasak Şehir’e 1917’de hizmetkâr olarak kabul edilmiş ve Qing Hanedanı’nın son imparatoru Pu Yi’yle beraber Mançurya’ya gittiği 1924 yılına kadar burada yaşamıştır.[1] O dönemde, imparatorun hizmetkârı konumuna sahip olmak bir ayrıcalıktır çünkü Sun Yaoting ve imparator ailesinin en yaşlı üyelerinin çevresindeki elli meslektaşı hariç, Yasak Şehir’deki tüm hadımlar sorgusuz sualsiz kovulmuşlardır. Bir yıl sonra, Yasak Şehir’de sayıca bir ordu kadar kalabalık olan hadım hizmetkârların varlığına şahit olmuş bir adamın hizmetindeki tek hadımdır. Sun Yaoting Pu Yi’nin peşinden Mançurya’ya gittikten sonra Pekin’e dönüp Maocuların hizmetine girmeye çalışmış ama bu iyi niyeti, onun hayatının en büyük mutsuzluklarından birini yaşamasının önüne geçememiştir.
1960’lı yıllarda, kültürel devrimin Kızıl Muhafızlar’ından korkan anne ve babası, içinde onun cinsel organlarını sakladıkları testiyi atmıştır. Çinli bir hadım için, daha iyi bir dünyada yeniden doğmasını sağlayacak bu kıymetli testi olmaksızın ölmekten daha vahim bir felaket yoktur. Onun biyografisini hazırlayan yazar, “Onu yalnızca iki kez ağlarken gördüm” diye itiraf eder, “hadım edilmesini bana anlatırken ve hazinesinin kaybından söz ederken.”[2] Hayatta kalmış olan hadımlar, Kızıl Muhafızlar’dan kötü muamele görürler çünkü onlara, tiksindirici bir biçimde, feodal Çin’i hatırlatmaktadırlar. Hadımlardan birçoğu, eskiden yaşadıkları yerin yakınında, sarayların göllerinden birinde kendilerini boğarak veya Yasak Şehir’in hendeklerinde intihar etmişlerdir.
Kültür Devrimi’nden sonra sağ kalanlar, iktidar tarafından hem tanınan hem de bir kenara itilen Pekin’de yaşamışlardır. 1990 yılında, Pu Yi’nin hizmetkârları arasında, 1902’de doğmuş ve Cumhuriyet’ten hemen önce hadım edilmiş olan San Tao hâlâ bulunmaktadır. Bu hadım, antika kaçakçılığı yaptıktan sonra yoksul bir huzurevine sığınmıştır.
Komünist Parti’ye üye olduktan sonra güvende olduğunu zanneden Sun Yaoting, her şeye rağmen 1966 yılında halka açık şekilde yargılanmış, yuhalanmış ve toplama kampına sürgüne gönderilmiştir. Cezasının bitiminden sonra, kendisine bakan evlatlık oğluyla birlikte Pekin’e yerleşir. Sun Yaoting’in, oturduğu hutong’lardan[3] çıkma hakkı yoktur ama, belki de ölümünün yaklaştığını hissettiği için, Ekim 1996’da ilk kez kendi mahallesinin dışında gezintiye çıkmaya cesaret eder. Evlatlık oğlu, onu birkaç cadde boyunca yürüterek, arabalardan ve “başkentin çirkinliğinden” ürktüğü bir gezinti yaptırır ona. Kısa bir süre sonra duyulan ölüm haberi, adının eski Çin’in kahramanlık dönemlerinin bir simgesine dönüştüğü memleketinde şok etkisi yaratır. İnsanlar Sun Yaoting’in arkasından ağlarlar ve tabutu, şehrin tüm sakinleri tarafından ziyaret edilir. Bu esnada Çin basını da bu vesileyle eski hadımların kaderinin farkına varmaktadır. Ve bu makalelerde, Çinli gazetecilerin en uzak geçmişlerinden söz ederken kullandıkları milliyetçi gurur da hissedilmektedir.
Kaynak |
Sun Yaoting’in hikâyesi, 1910 yılının bir ilkbahar sabahı, kendini “tüyle hadım edilmiş”[5] bir halde bulduğunda başlar. Sekiz yaşındadır ve bu işlemi sözde kendisi istemiştir. Boyun eğmesine neden olan şey hiç şüphesiz, sefaletin içinde çırpındığını gördüğü anne ve babasının öne sürdükleri nedenlerdir. Birçok fakir köylü gibi, ailesi de, aile reisini sürekli aşağılayan, insanlıktan nasibini almamış bir toprak sahibinin kurbanıdır. Bu kölelikten kurtulmanın tek yolu, Pekin’deki imparatorluk sarayına hizmetkâr olarak girmektir. Ama bunun için, hadım olmak gereklidir. Anne ve babasının, efendileri tarafından şiddet gördükleri dayanılmaz bir sahneye tanık olduktan sonra, küçük Yaoting hadım edilmeyi kabul eder.
Babası, bir jilet, bir kaz tüyü, bir kırmızıbiber ve yağa batırılmış uzunca bir kâğıt parçası alır eline. Yarı uyur halde olan oğlunun cinsel organlarını tümüyle keser. Daha sonra açık ve büyük yaraya hemen biberi sürer, bu da çocuğun haykırmalarının artmasına neden olur ve çocuk daha sonra yanma hissinin etkisiyle bayılır. Bir süre sonra biberdeki kapsaisin uyuşturucu etkisini gösterir. Köylü daha sonra kaz tüyünü alır ve ölümcül bir kanamayı engelleyebilmek için idrar yolunun içine dikkatlice yerleştirir, oğlunun göbek altını bezle sarar. Küçük Sun, üç gün sayıklar ve uzun haftalar boyunca altında bezle dolaşmak zorunda kalır. Ama en sonunda, beceriksiz anne ve babaların kasaplık işlemleri sonucunda yüzlerce çocuğu ölüme gönderen sayısız başarısızlıkla kıyaslandığında, çocuk bu işi fazla zarar görmeden atlatmıştır.
Bununla birlikte, Sun Yaoting’in kaderi tarihi bir sarsıntıya da sahne olmuştur. Hadım edilme işleminden sonra daha yeni iyileşmişken korkunç bir hayal kırıklığına uğrar: Anne ve babası, Cumhuriyet’in Qing Hanedanı’nın sonunu getirmekte olduğunu öğrenir, oysaki Sun Yaoting geçirdiği ameliyat sayesinde sarayın hadımlarının arasına katılabilmelidir. Sun Yaoting’in şansına, Pu Yi, Yasak Şehir’in yapay dünyasında, imparatorluk sarayının eski moda hizmetleriyle çevrili bir halde, bir süre daha hüküm sürmüştür. Genç Sun Yaoting buraya 1917’de kabul edilir. “On beş yaşındayken, zenginliklerin ve saygınlığın hayalini kurarak Pekin’e geldim...” diye itiraf eder. Daha sonra ve kısmen de olsa ikisine de kavuşur.
1960’lı yıllarda ölen genç Ma Deqing için aynı durum geçerli olmamıştır, hadımlığın faydasını görmeyen tek kişi de o değildir. 1906’da, dokuz yaşındayken hadım edilmiştir ve bu bir işe yaramamıştır çünkü Yasak Şehir’de yalnızca dokuz yıl kalabilmiştir. Yoksul bir seyyar satıcı olan babasının bir kuzeni vardır. Bu kuzenin oğlu, sarayın hizmetinde olan bir hadımdır ve ailesine önemli ölçüde destek olmuştur; hatta söz konusu kuzen, her Çinlinin hayali olan bir şeyi, yani toprak sahibi olmayı başarmıştır. Bu sebepten, ailenin tüm umutları, Ma Deqing’in hadım edilmesine bağlıdır. Babası, oğlunu sımsıkı bağlar ve haber vermeksizin, cinsel organı ve testislerini tek bir bıçak darbesiyle keser. Ma Deqing, bu korkunç sahneyi anlatır: “O zamanlar ne uyuşturucu vardı, ne de ağrı kesici ilaçlar, temizliğe ise hiç rastlanmazdı. Kalbimin duracağını ve öleceğimi sandım. Cinsel organlarımı kestikten sonra, idrarımı boşaltabilmek için bambudan yapılmış bir boruyu etime soktu...” Küçük çocuk, üç ay boyunca, tuvalet görevi gören kumun üzerinde yatar ve kalçalarının arasında, babasının yenilediği, balmumu, yağ ve biber karışımından oluşan bir pansumanı tutar: “[...] Etime yapışmış olan bu bulamacı her koparttığında dayanılmaz bir acı duyardım”[6] diye anlatır.
Üç ay sonra, Ma Deqing iyileştiğinde, babası ona bir iş aramak için Yasak Şehir’in yakınlarına gider. Hiç kuşkusuz amacına ulaşamadığından olacak ki bir daha asla dönmez. Genç hadım, ancak on üç yaşındayken, bu macerayı başlatan o meşhur kuzen sayesinde sarayın hizmetine girer. Fakat, Cumhuriyet ilan edilir edilmez bu görevden ayrılmak zorunda kalır.
Şunu söylemek gerekir ki, her hadım Yasak Şehir’de kendiliğinden bir iş bulamamaktadır, hele ki yaşı ilerlemişse. Bu durum, yeni hadımlara duyulan bitmek bilmez ihtiyaca rağmen böyledir. 1900 yılında, sonradan Hıristiyan olmuş yirmi sekiz yaşında bir Çinli, imparatorun hizmetine girmeyi hayal etmeye başlar. Bu hırs, onun hayatında o kadar önemli bir yer tutar ki, bunalıma girer. Bir gün, annesi onu bir misyonerle tanıştırmaya karar verir. Bu adam, hadımlığın korkunçluğunu öne sürerek, evlenmesini öğütler kendisine. “Çok geç peder” diye cevap verir ona genç adam, “çoktan kestiler beni.” Kendisi gerçekten de hadım olmuştur ama hâlâ bunalımdadır çünkü birçok girişimine rağmen iş bulamamaktadır...[7]
Hadımların Dünyası Çağlar Boyunca Hadımlık, Olivier de Marliave, "Le monde des eunuques
La castration à travers les âges", Doğan Egmont Yayıncılık, 2016
Notlar
1 Pu-Yi veya Hsun-Ti (1906-1967) Çin’in son imparatorudur, Japonlarla birlikte 1932’de Pekin’den ayrıldı. Bu sayede, Mançurya Eyaleti’nde bulunan Mançuoko’da tahta çıktı ve 1945’e kadar tahtta kaldı.
2 Jia Yinghuha, L’Ultimo eunuco in Cina, la vita di Sun Yaoting, Excelsior Yayınları, Roma, 2009.
3 Eski mahallelerde bulunan geleneksel evler.
4 İmparatorların isminden sonra gelen tarihler, onların hüküm sürdükleri yılları belirtir.
5 Çin’de “tüyle“ hadım edilme, cinsel organların, yani penis, erbezi ve testislerin tamamen çıkartılmasına dayanır. Bazen, yaranın iyileşme dönemi boyunca, idrarı boşaltmak için bir kuş tüyü kullanılır, bu deyim de buradan gelir.
6 Dan Shi, Mémoires d’un eunuque dans la Cité interdite, Philippe Picquier, Paris, 1995, s. 11. Bu eserde alıntılanan bu tanıklık, Dan Shi’nin kitabının kahramanı olan Yu Chunhe’ye ait değildir.
7 Jean-Jacques Matignon, La Chine hérmétique, superstitions, crime et misère, yayıncı Paul Geuthner, Paris, 1936, s. 213
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder