2 Mart 2019 Cumartesi

İlk Beyaz Adam çıkageldiğinde, küçücük bir adamdı. Çok küçük.


Kaynak
Tam karşı istikamette  cetvelle çizilmiş gibi görülen hat yazıda sözü edilen duvardır.
Bugünkü Wall Street Caddesi
Tıklayarak büyütünüz

Yukarıdaki haritanın başka bir versiyonu
New York'da bugün üzerinde çokuluslu bankaların, borsanın, dev şirketlerin merkezlerinin yer aldığı ticaret merkezi Wall Street'in neden böyle anıldığını bilir misiniz? Sahi, neden "Duvar Caddesi"?

Çünkü cadde bir zamanlar gerçekten bir duvarla ikiye ayrılırmış. O zamanlar New Amsterdam (Yeni Amsterdam) olarak anılan kente yerlilerin girişini engellemek üzere örülmüş bir duvar[2]...

O duvar bugün yıkılmış olabilir. Ama Beyaz Adam ile yerliyi ayıran görünmez duvar, boylu boyunca uzanıyor, "Yeni Dünya" topraklarında.

David E. Stannard, ABD'deki yerli rezervasyonlarındaki yoksulluk oranının ulus ortalamasının "neredeyse dört katı" olduğunu, pek çok rezervasyondaki yoksulluk, sağlıksızlık ve genel sefaletin pek çok yoksul Üçüncü Dünya ülkesinde hâkim olan koşullardan farksız olduğunu vurgulayarak ekliyor:




Kuzey Amerikanın doğu kıyılarının çeşitli Avrupa devletlerince
kolonileştirilmesi tarihleriyle birlikte verilmiş.
Bu bölgeler zaman içinde birer birer İngiliz kolonisine dönüşecek
ve daha sonra bu kolonilerden bugünkü ABD doğacak.
Bu kadar sınırlı topraklarda doğan ABD, yayılma/işgal hareketleri
ile kıtanın neredeyse tamamını kaplayıp bugünkü halini alacak.

"Gerçekten de bir çok rezervasyonda yaşam koşulları o kadar umutsuz ve moral bozucudur ki 15 ve 24 yaş arasındaki genç Kızılderili erkek ve kızlarında intihar oranı, aynı yaş grubundaki ülke genelinin yaklaşık yüzde 200 oranında üzerindedir; bizzat bir intihar biçimi olan alkol kaynaklı ölüm oranı ise, 15-24 yaş arasındaki Kızılderili erkeklerinde ulusal orana göre yüzde 900'den daha yüksek; 15-24 yaş arasındaki Kızılderili kadınlarda ise ulusal orandan neredeyse yüzde 1300 daha yüksektir."[3]

Evet, bugün asimile olmayı reddedenler, ABD'de kendilerine ayrılan rezervasyon topraklarını çevreleyen görünmez yoksulluk, alkolizm, ırkçılık duvarının berisinde yaşamlarını sürdürmeye çabalıyorlar.[4]
Creek reisi Benekli Yılan, 1829'da, ABD Başkanı Andrew Jackson'un kendilerine yönelttiği, Mississippi nehrinin ötesine taşınmaları talebini kabile kurulunda görüşürken şöyle diyordu:
Kardeşler...  Büyük Baba'nın konuşmasını dinledik; son derece müşfik. Kızıl çocuklarını sevdiğini söylüyor....
İlk beyaz adam geniş sulardan çıkageldiğinde, küçücük bir adamdı. Çok küçük. Bacaklarına büyük teknesinde oturmaktan dolayı kramp girmişti, ve birazcık toprak için yalvarıyordu.
Kıyılara geldiğinde, Yerliler ona toprak verdi ve onu rahatlatmak için ateşi harladı.
Ama beyaz adam Yerli'nin ateşiyle ısındığında, ve karnını Yerli'nin ikramlarıyla doldurduktan sonra, çok büyüdü. Dağ tepelerinde durmadı ve ayağı ovaları ve vadileri kapladı. Eli doğu ve batı denizlerini kavradı. O zaman bizim Büyük Babamız oldu. Kızıl çocuklarını seviyordu, ama dedi ki:
'Biraz daha uzaklara gitmelisiniz, yoksa sizi kazara çiğneyebilirim.'Bir ayağıyla kızıl adamı Oconee'nin ötesine iterken, diğeriyle de atalarımızın mezarlarını çiğnedi.
Bir başka seferinde dedi ki:
'Biraz daha uzaklaşın; Oconee ve Ocmulgee'nin [Güney Carolina ve Georgia'daki yerli yerleşimleri] ötesine gidin - güzel bir ülkedir.' Ve ekledi,
'Orası sonsuza dek sizin olacak.'Şimdi de diyor ki,
'Üzerinde yaşadığınız topraklar size ait değil. Mississippi'nin ötesine gidin; orada av hayvanları var; otlar bittikçe, ırmaklar aktıkça orada kalabilirsiniz.'Ama Büyük Babamız oraya da gelmeyecek mi? Kızıl çocuklarını seviyor, ve dili de çatal değil.
Kardeşler! Büyük Babamızın çok lafını dinledim. Ama hep şöyle başlayıp bitiyorlardı:
'Biraz daha uzaklaşın, bana çok yakınsınız.'[5]

Benekli Yılan'ın sözleri, bugün, yani 2000'li yıllarda, Kuzey Amerika'nın rezervasyon topraklarında hâlâ yankılanıyor. Batı Shoshoneleri'nin toprakları nükleer denemeler için müsadere edileli çok olmadı; "öte yandan tek tek eyaletler de, kabilelerin atalarından kalma su kaynaklarına ve diğer gerekli kaynaklara erişimini engelleyerek Kızılderilileri sürekli arazilerinden çıkartmaktadır. Eyaletler bu tür müsadere politikalarını uygulamakta özgürdür çünkü federal hükümet, Kızılderililere sözde 'kendi geleceklerine karar verme' hakkı tanımak adı altında, sürekli olarak kabileleri eyaletlerin tecavüzlerine karşı korumak şeklindeki hukukî yükümlülüğünü yerine getirmemeye devam etmektedir."[6] 1950'lerde rezervasyon saçaklarında yaşayan yerli kitlelerini Los Angeles, Denver, Seattle, Chicago, New York, Baltimore gibi büyük kentlere göçe zorlayan ABD hükümeti, günümüzde de yerli-olmayanların rezervasyonlara yerleşimini teşvik ederken, Moon tarikatı gibi aşırı sağcı örgütlerin desteğinde güçlü ve ırkçı bir Yerli-Karşıtı hareketin biçimlenişine seyirci kalmaktadır.[7]

Dipnotlar
2 http://ancientgreece-earlyamerica.com/html/early_america.html.

3 David E. Stannard, Beyaz Adamın Akıl Almaz Vahşeti, Amerika'nın Soykırım Tarihi. Gelenek Yayınları, 2. Basım, İstanbul, 2005, s.388.

Tabii bir de "görünür duvar" var. ABD'nin güney sınırı boyunca, Meksikalı ve diğer Latin Amerikalı -hemen tümü yerli ya da melez- kaçak göçmenlerin ülkeye girişini engellemek üzere inşa etmekte olduğu.

5 Frederick W. Turner III (der.), The Portable North American Reader, Penguin Books, 7. basım, 1985, ss.249-250.

6  D. Stannard, agy. s.389.

7 Günümüz ABD'sinde, ana gövdesini yerli rezervasyonlarında mülk sahibi olan beyazların oluşturduğu, ikisi ulusal düzlemde, beşi yerel koordinasyon, yirmi üçü de yerel düzlemde örgütlenmiş 30 örgüt ve 450 000 üyeyi kapsayan ve rezervasyon topraklarının ilga edilmesini savunan güçlü bir "anti-yerli" hareketi vardır ve bunlar aşırı sağcı kongre üyeleri ve bürokratlarca desteklenmektedir. (bkz. Rudolph C. Ryser, "Anti-Indian Movement on the Tribal Frontier", Occasional Paper #16, Center for World Indigenous Studies, Haziran 1992.)


Kaynak: Sibel Özbudun, Temel Demirer, "Vardık, Varız, Hep Varolacağız ya da Bir Yokedilemeyiş Öyküsü", https://docplayer.biz.tr/34793477-Bir-yokedilemeyis-oykusu-1.html
"Latin Amerika'da İsyanın Tarihi" içinde, Ütopya Yayınevi, 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder