Halikarnas Balıkçısı
Cevat Şakir Kabaağaçlı
Hektor'un cesedi Troya'ya geri götürülürken Yüksek kabartma olan bu eserin MS 180-200 yılına ait olduğu düşünülüyor. Şu anda Paris, Louvre Müzesi, Borghese koleksiyonunda |
Troya bölgesi Ege'nin kuzeyinde ince ve uzun Gelibolu
yarımadasının karşısında, dörtgen biçiminde denize uzanır. İşte orada Çanakkale,
kuzey denizlerine yani Marmara ve Karadeniz'e giden yol ve geçit üzerinde nöbetçilik
eder. Avrupa ile Asya arasından kuzeydoğudan güneybatıya Hellespontos (ya da
Helle'nin denizinin) suları bir nehir gibi akar. Bu bölgenin güneydoğuda sınırı
Kocakatran dağ zinciridir. O dağların en yükseği Kazdağı’dır (İda dağı). O
arazide azçok ova sayılabilecek bir düzlüğün ortasında (tanrılarca Ksanthos
diye anılan) ama Troyalılarca Skamandros (Küçük Menderes) denilen nehir geçer
ve Boğaz'ın tam ağzında Hellespontos'a dökülür. Ovayı Homeros, «derin topraklı
Troya ovası» diye anar. Boğazlardan girip çıkan gemiler Hisarlık Tepesi'nden görülür
ve gözetlenir. Bugün bataklık olan Sije, yani Yenişehir dolayları eskiden içerilere
doğru oyuktu. Oraya demirleyen gemiler kendilerini esenlikte sayarlardı. Kuzeye
giden gemiler elverişli rüzgarları beklerken,
burada kayıklarını yarı yerlerine kadar karaya çekerlerdi. Eski zamanda deniz
yolculuğu kıyı kıyı limandan limana yapılırdı. Troya'ya Skamandros (Küçük
Menderes) ile Sije burnuna hâkim olanlar Karadeniz'in zenginliklerine sahip
sayılırdı.
Dünyada hiçbir konu için -Çanakkale'nin küçük bir köşeciğini
kaplayan- bu Troya üstüne yazılanlar kadar çok yazı yazılmış değildir. Bu efsane
Peloponez'den (Mora yarımadasından) gelen Akha'lar ile Troya halkı arasında
ticaret ve çıkar kaygılarıyla yapılmış olan gerçek bir savaştan doğmadır. Bu
savaşın İsa'dan Önce Onikinci Yüzyılda yapıldığı muhakkak gibidir. Homeros'un İlyada'sına
göre bu savaş Troya kralı ihtiyar Priamos'un oğlu Paris tarafından Troya'ya
kaçırılan dünya güzeli Helene'yi geri almak için Akha'lar tarafından
yapılmıştır. İlyada yirmi dört papirus tomarı üzerine yazılı olduğu için
İsa'dan Önce İkinci Yüzyıldan beri yirmi dört kitap sayılır.