27 Nisan 2016 Çarşamba

Yeni Rejim

AHMET KUYAŞ

Cumhuriyetin ilanıyla Cumhuriyetin kurulması aynı şey değildir. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edildiğinde yeni bir devlet ortaya çıkmıştır gerçi, ancak, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda yapılan birkaç değişiklikten başka bir şey de olmamıştır o akşam. Yeni devlet, anayasasını ertesi yıl kabul edecektir. Öte yandan, Cumhuriyetin ilanı fiili bir durumun tescili olarak da görülebilir. Nitekim TBMM, padişah iradesinin dışında ve büyük çapta söz konusu iradeye karşı toplanmaya çağrılmış, 20 Ocak 1921'de egemenliğin "kayıtsız ve şartsız milletin" olduğunu söyleyen bir Teşkilat-ı Esasiye Kanunu çıkarılmış, son olarak da 1 Kasım 1922'de saltanat kaldırılmıştı. Hatta saltanatın kaldırılmasına ilişkin TBMM kararını yeterli görmeyen Gazi Mustafa Kemal ve yakın arkadaşları 15 Nisan 1923'te Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nda bir değişiklik yaptırmış ve saltanat yönetimine geri dönmek istemenin vatana ihanet suçu sayılmasını sağlamışlardı.

"Türkiye Cumhuriyeti" dendiğinde akla gelen birçok yeniliği yaşama geçiren rejimin kurulması, tartışmalı ve olaylarla dolu bir dönem ve olağanüstü kanunlar gerektirmiştir. Gazi Mustafa Kemal'in, muhalif II. Müdafaa-i Hukuk Grubu'nu tümüyle saf dışı bırakarak oluşmasını sağladığı II. TBMM, öncelinin onaylamaya pek yatkın olmadığı Lozan Antlaşması'nı onaylamış (24 Temmuz 1923), Cumhuriyete karşı yeni bir saltanat tehlikesi olarak gördüğü hilafeti kaldırmış ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nu çıkarmışsa da (3 Mart 1924), ne kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermeye, ne de Latin harflerini kabul etmeye hazırdı.

24 Nisan 2016 Pazar

Ermeni Tehciri'ne Dair Osmanlı Devlet Adamlarının Görüşleri


Ahmet Rıza: “Divan-ı Ali Harbi Umumiye ... tehcir namı altında yapılan mezalimin servet ve selameti memlekete su-i tesiratını tetkik ve muhakeme eyleyecektir. Halbuki hatiat ve mezalim-i siyasiye ile beraber KATLİAM, ALENİ ŞEKAVET (haydutluk) masuniyet-i şahsiyyeye (kişi dokunulmazlığı) ve emval ve mesakine (meskenler) tecavüz gibi bilcümle Osmanlılar hakkında birçok ef’al ve cinayat dahi irtikab edilmiş ve bilhassa Arap, Ermeni, Rum vatandaşlarıma şimdiye kadar TARİH-İ OSMANİ’de emsali görülmedik mezalim icra olunmuştur” 
(Meclis-i Ayan Zabıt Ceridesi, 1. Cilt, 21 Teşrinisani 1918, s.117, TBMM Basımevi, 1990).

21 Nisan 2016 Perşembe

Atlantis: Kritias Diyalogunda

Platon

Konuşanlar: Timaios, Kritias, Sokrates, Hermokrates

Hayali Atlantis Adasının çizimi. 
https://www.tes.com/lessons/tDoC1ZPIBUaNBQ/atlantis-island
[....]
Kritias - ...

Gerçekten vaktiyle rahiplerin anlattığı, Solon'un da buraya getirdiği şeyleri iyice hatırlayabilir, size de anlatabilirsem, beni dinleyenlerin vazifemi başardığıma karar vereceklerinden emin olabilirim. İşte ben de daha fazla gecikmeden böyle davranacağım.

Her şeyden önce şunu aklımıza getirelim ki, Herakales'in sütunlarının[1] iç tarafında yaşayan kavimlerle dışında yaşayanlar arasında ki savaşın üzerinden dokuz bin yıl geçtiği söyleniyor. 

19 Nisan 2016 Salı

Atlantis:Timaios Diyalogunda

Platon


"İmparatorluğun Yıkımı", Cole Thomas,1836
https://en.wikipedia.org/wiki/The_Course_of_Empire
KRİTİAS - Size yaşlı bir adamdan dinlemiş olduğum bu eski öyküyü anlatacağım. Kritias, o zamanlar, dediğine bakılırsa, doksanına basmak üzereydi; bense on yaşlarımda ya vardım ya yoktum. Apaturioslar (7) Bayramı'nın Kureotis günündeydik. Bu kez de tören, biz çocuklar için her zamanki gibi oldu. Babalarımız bize şiir okuma yarış­maları düzenlediler. Birçok şairin türlü şiirleri okundu; Solon'un şiirleri o zamanlar daha yeni sayıldığından çoğumuz onlardan okuduk. Arkadaşlarımdan biri ya gerçekten zevk aldığı için ya da Kritias'ın hoşuna gitsin diye, Solon'un, kendisine göre, yalnızca insanların en bilgesi olmakla kalmadığını, şiirdeki değeriyle de bütün şairlerin en soylusu olduğunu söyledi. 

16 Nisan 2016 Cumartesi

Bayan Tussaud'nun Mumdan Figürleri

Ateşi Çalmak 3
Galina Serebryakova

 Bayan Tussaud'nun kendi balmumu heykeli
XV. Louis’nin krallığı döneminde doğmuş olan Bayan Tussaud, XVIII. yüzyılın sonunda, bir arının çalışkanlığı ile, kolay işlenir mum kullanarak yaşadığı yüzyılı canlandırmıştı ama porselen ve boyalı mumlarla yaptığı bu şey; sadece yaşamın sahte altın kaplamasını, yalancı sırmasını, rengarenk elbiselerin çeşitliliğini, perukların buklelerini, yeni doğan kibirli asilzade takımının cilvelerini yansıtmaktı.

2 Nisan 2016 Cumartesi

Kilise ve Düşünce Özgürlüğü

John Bury


Engizisyon. Ressam Pedro Berruguete. 1495
Milano Fermanı'ndan on yıl kadar sonra, büyük Constantinus, Hıristiyanlığı kabul etti. Bu ani karar ile yeni bir dönem başladı. Bin yıl süren bu dönemde, akıl zincire vuruldu, düşünce köle oldu, bilgi ise hiç ilerlemedi.

Kilise'nin öğretilerine inanmayanların ebedi cezaya mahkûm olacakları ve ilahiyat yanlışlarını Tanrı'nın en kötü suçlar gibi cezalandıracağı hakkındaki derin kanı, onları doğal olarak zulme
ve baskıya götürüyordu...

1 Nisan 2016 Cuma

Hıristiyanlık Nasıl Bir Sentezdir?

Félicien Challaye

4.yüzyıla ait bu yüksek kabartmada Mitra (solda, başında ışınlar olan),  Sasani Kralı II.Ardeşir'in tahta geçişini kutsuyor.
Hıristiyanlığın öteki dinlerden esaslı şekilde ayrı bir din olmadığını tarih göstermektedir.
Bütün öteki kutsal kitaplar gibi, Hıristiyanlığın Kutsal Kitap'ı da insan eseridir. Müslümanlık hariç olmak üzere, öteki dinlerin çoğundan daha yeni olan Hıristiyanlık, daha önceki dinlerle şaşırtıcı benzerlikler göstermektedir. Tanrı'sı, Yahudi peygamberlerin Yehova'sıdır ki, Göksel Baba haline girmiştir. Bütün ilkel tapınışlarda kutsal olan, olmayandan nasıl yüksekse, Kalde'deki tepeler nasıl ovalara hâkimse, onun yaşadığı Gök de yeryüzünden yüksektir. Perseus nasıl Danae'den doğmuşsa, İsa da bir bakireden doğmadır; o da Dionysos ve Horus gibi, düşmanlarından mucizeli bir şekilde kurtulur. Osiris, Dionysos- Zagreus gibi ölüp, sonra Attis ve Temmuz gibi, baharın başlangıcında dirilir. Ölümünün bazı ayrıntılarına Babilonya'da rastlamak mümkündür. Tıpkı Mithra'ya olduğu gibi, ona da bir Kurtarıcı sıfatıyla tapınılır. Teslis düşüncesi zaten birkaç dinde vardır. Bakire Meryem, tıpkı öteki kadın Tanrıların-İsis'in, îştar'ın, Astarte'nin, Kibele'nin- yaptıkları gibi, insanların az çok
sevgi dolu bir dindarlığa olan eğilimini tatmin eder; Meryem tıpkı Demeter gibi ıstıraplı bir anadır, İsa'yı kucağında taşıyan Madonna tasviri ise küçük Horus'u kolları arasında tutan İsis'in tasvirinin tıpkısıdır. Şeytan, İran'ın Angra Mainyu'sudur.