AHMET KUYAŞ
Cumhuriyetin ilanıyla Cumhuriyetin kurulması aynı şey değildir. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edildiğinde yeni bir devlet ortaya çıkmıştır gerçi, ancak, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda yapılan birkaç değişiklikten başka bir şey de olmamıştır o akşam. Yeni devlet, anayasasını ertesi yıl kabul edecektir. Öte yandan, Cumhuriyetin ilanı fiili bir durumun tescili olarak da görülebilir. Nitekim TBMM, padişah iradesinin dışında ve büyük çapta söz konusu iradeye karşı toplanmaya çağrılmış, 20 Ocak 1921'de egemenliğin "kayıtsız ve şartsız milletin" olduğunu söyleyen bir Teşkilat-ı Esasiye Kanunu çıkarılmış, son olarak da 1 Kasım 1922'de saltanat kaldırılmıştı. Hatta saltanatın kaldırılmasına ilişkin TBMM kararını yeterli görmeyen Gazi Mustafa Kemal ve yakın arkadaşları 15 Nisan 1923'te Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nda bir değişiklik yaptırmış ve saltanat yönetimine geri dönmek istemenin vatana ihanet suçu sayılmasını sağlamışlardı.
"Türkiye Cumhuriyeti" dendiğinde akla gelen birçok yeniliği yaşama geçiren rejimin kurulması, tartışmalı ve olaylarla dolu bir dönem ve olağanüstü kanunlar gerektirmiştir. Gazi Mustafa Kemal'in, muhalif II. Müdafaa-i Hukuk Grubu'nu tümüyle saf dışı bırakarak oluşmasını sağladığı II. TBMM, öncelinin onaylamaya pek yatkın olmadığı Lozan Antlaşması'nı onaylamış (24 Temmuz 1923), Cumhuriyete karşı yeni bir saltanat tehlikesi olarak gördüğü hilafeti kaldırmış ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nu çıkarmışsa da (3 Mart 1924), ne kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermeye, ne de Latin harflerini kabul etmeye hazırdı.
Cumhuriyetin ilanıyla Cumhuriyetin kurulması aynı şey değildir. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edildiğinde yeni bir devlet ortaya çıkmıştır gerçi, ancak, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda yapılan birkaç değişiklikten başka bir şey de olmamıştır o akşam. Yeni devlet, anayasasını ertesi yıl kabul edecektir. Öte yandan, Cumhuriyetin ilanı fiili bir durumun tescili olarak da görülebilir. Nitekim TBMM, padişah iradesinin dışında ve büyük çapta söz konusu iradeye karşı toplanmaya çağrılmış, 20 Ocak 1921'de egemenliğin "kayıtsız ve şartsız milletin" olduğunu söyleyen bir Teşkilat-ı Esasiye Kanunu çıkarılmış, son olarak da 1 Kasım 1922'de saltanat kaldırılmıştı. Hatta saltanatın kaldırılmasına ilişkin TBMM kararını yeterli görmeyen Gazi Mustafa Kemal ve yakın arkadaşları 15 Nisan 1923'te Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nda bir değişiklik yaptırmış ve saltanat yönetimine geri dönmek istemenin vatana ihanet suçu sayılmasını sağlamışlardı.
"Türkiye Cumhuriyeti" dendiğinde akla gelen birçok yeniliği yaşama geçiren rejimin kurulması, tartışmalı ve olaylarla dolu bir dönem ve olağanüstü kanunlar gerektirmiştir. Gazi Mustafa Kemal'in, muhalif II. Müdafaa-i Hukuk Grubu'nu tümüyle saf dışı bırakarak oluşmasını sağladığı II. TBMM, öncelinin onaylamaya pek yatkın olmadığı Lozan Antlaşması'nı onaylamış (24 Temmuz 1923), Cumhuriyete karşı yeni bir saltanat tehlikesi olarak gördüğü hilafeti kaldırmış ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nu çıkarmışsa da (3 Mart 1924), ne kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermeye, ne de Latin harflerini kabul etmeye hazırdı.