Amin Maalouf
Babaannem o sırada hamileydi.
Resimde bu belli belirsiz farkediliyor ama ben bunu tarihlerden biliyorum. 1921
yılının aralığında doğuracaktı ve dedem daha o zamandan, çocuğuna koyacağı adı seçmişti:
Adı "Kamal" olacaktı, Atatürk'ün
onuruna.
Dedem o yıl Kemal
Atatürk için neden yanıp tutuşuyordu? Bunu, yazışmalarının hiçbir yerinde
açıklamıyor ama nedenini sezmek benim için güç değil. O ki, öteden beri
Doğu'nun altüst oluşunu görmeyi düşlüyordu, o ki, yaşamını geçmişe hayranlığa karşı,
geleneklerin boğucu ağırlığına karşı ve giyime kuşama varıncaya kadar
modernliğe ulaşmak için savaşmakla geçirmişti, savaş sonrasında Türkiye'de olup
bitene duyarsız kalamazdı:
Selanik'te doğan,
orada eğitim gören, oranın "Aydınlanma"sı ile beslenen bir Osmanlı
subayı, eski düzeni yıkacağını, İmparatorluk'tan geriye kalanı, gerekirse
zorla, yeni yüzyıla sokacağını ilan ediyordu.
Bana öyle geliyor
ki dedemin, Kemalist girişimin bu güçlü yanından hoşlanmamasına olanak yoktu.
Kendi babasının –sanırım en başta köy papazı Malatiyus için- kaleme aldığı,
babamın da bana sık sık yerel şive ile yinelediği şu dizeler hala belleğimde duruyor.
O dizeleri şöyle ifade edebilirim:
Kunduracının bıçağı biçebilseydi onları,Biçebilseydi tepeden tırnağa!