23 Kasım 2015 Pazartesi

Cumhuriyet'in İlanı Günlerinde Gazetelerde Çıkan Yorumlar






Bir saat içinde devlet şeklinin görüşülmesi ve düzenlenmesine ait başka bir örneğe tarihin hiçbir döneminde tesadüf etmek mümkün değildir.  Bize kalırsa görüşmeye lüzum bile kalmasa konu biraz uzatılmalı, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun ayaküstünde düzeltildiği hissi verilmemeliydi.

Ahmet Emin Yalman (Vatan–1923)

.....

Cumhuriyetin ilanı ve reisliğine de Mustafa Kemal Paşa’nın seçilmesi bazı çevreleri memnuniyetsizliğe itmiştir. [Bunlar, bu gidişin cumhuriyetle sonuçlanacağından] habersiz mi bulunuyorlardı. Bugün feryat, figan eden, hayret gösteren çevre acaba ne umuyorlardı? Acaba ne gibi projeler hayaller besliyorlardı?

Prueudus (Rumca Gazete–1923)

....

Hükümetimizin şekli cumhuriyet oldu. Pek güzel oldu ve iyi oldu. Fakat bunu yapanın tarzı, o kadar aceleci o kadar alışılmamış idi ki. Cumhuriyetin en samimi taraftarlarında bile bir ürkeklik meydana getirdi. … Bütün endişeler, Hâkimiyeti Milliye Ruhu’nun saklı kalıp kalmayacağına ve işlerimizin serbest tartışma yoluyla görülüp görülmeyeceğine aittir.

Hüseyin Cahid (Tanin–1923 )

....

Ankara gazetelerine ve bilir bilmez işlere karışanlara asıl şu suali sormak; “Efendiler nereye gidiyorsunuz, nerede duracaksınız?” demek bizim hakkımızdır. Acaba bu konuda amaç ne ise; yerine geldikten sonra, meseleler nihayet bitmiş olacak mı? Yoksa yarın da bir diktatörlük, öbürsü gün de bir saltanat meselesi, ortaya getirilecek midir?

Velid Ebuzziya (Tevhid-i Efkâr–1923)

...

Cahit Bey’i temin etmek isteriz ki kendileri, yani kendisi ve arkadaşları, ucu bucağı gelmez evhama (kuşku) tutulmuşlardır. Böyle bir şeyin aslı olmadığı gibi, aslı olmak ihtimali dahi yoktur. Bu memlekette kesinlikle bir meclis hâkimiyeti vardır ve olacaktır.

Yunus Nadi (Cumhuriyet ve Hürriyet- 1923)

...

Rauf Bey'den saltanat ve hilafet konusundaki kanaat ve düşüncesinin ne olduğunu sordum. Verdiği cevapta şu açıklamalarda bulundu: Ben, dedi, saltanat ve hilafet makamına vicdanımla ve duygularımla bağlıyım. Çünkü benim babam, Padişahın ekmeği ve nimetiyle yetişmiş, Osmanlı Devleti'nin ileri gelen adamları sırasına geçmiştir. Benim de kanımda o nimetin zerreleri vardır. Ben nankör değilim ve olmam. Padişah'a bağlılık borcumdur. Halifeye bağlılığım ise terbiyem gereğidir. Bunlardan başka, genel bir görüşüm de vardır. Bizde milleti ve kamuoyunu elde tutmak güçtür. Bunu ancak, herkesin erişemeyeceği kadar yüksek görülmeye alışılmış bir makam sağlayabilir. 0 da saltanat ve hilafet makamıdır. Bu makamı ortadan kaldırıp onun yerine başka nitelikte bir makam getirmeye çalışmak felakete ve büyük acılara yol açar. Bu da asla doğru olamaz. 

Mustafa  Kemal Atatürk,  NUTUK


(Kaynak: Toplumsal Tarih, sayı 60)








2 yorum:

  1. İlgili dergide daha fazlası da vardı.

    YanıtlaSil
  2. Dergi artık elimde olmadığı için kontrol edemiyorum, Mustafa Kemal'in görüşünü ben ilave etmiş olabilirim.

    YanıtlaSil