Dışarıda,
(…) iki yanımda çamurlu buzlu paketleri sallıyorum. Bu üzüntü veriyor. (…)
Benim siperime gelince iğrenç bir çamur deryası. Çamur her tarafa yayılmış, diz
boyu balçık kirli suyu takip ediyor.
Beni
birinci hattan ayıran 50 metrelik çamuru geçmek için girişimde bulunuyorum…
Temizlikten mi bahsediyorsunuz? Hiç kimse burada kalmak istemiyor. Çamur ve
ceset. Evet, ceset. Duvarların dibine gömdüğümüz sonbahar savaşının eski
ölülerinin bazı kısımları gözüküyor.
Canımız
çıkıyor artık bunu kaldıramayacağız. Kahve yok. Yolda devriliyoruz. Ve Martin
ekmek çantasıyla birlikte su dolu çukura düştü. (…)
Protesto
etmiyorlar. (…) Karavanalarını [asker yemeği] dolduruyorlar sessiz bir şekilde;
kaynamış etleri, patatesleri soğuk yemekleri, sudan ve çamurdan korunmak için
ayağa kalkarak yiyorlar. Elleri balçıklı, dokundukları ekmek dişlerinin altında
gıcırdıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder