Abdülhamit’in
Tunus meselesinde fazla ısrarcı olmamasının nedenlerinden biri her açıdan daha
önemli bir sorun olan Mısır meselesiyle uğraşmak zorunda kalmasıdır […] Mısır,
her şeyden önce, imparatorluğun merkezine Tunus beyliğine göre çok daha
yakındır. Mısır ve Bâb-ı Âlî arasında da daha sıkı bir ilişki vardır. Aynı
Tunus beyliği gibi özel statülü bir
vilayet olan
Mısır, her yıl Osmanlı hazinesine hiç de yabana atılmayacak bir katkı
sağlamaktadır. Kuşkusuz, hidiv ailesi de önemli ölçüde özerklik kazanmıştır,
ancak, hidiv Bâb-ı Âlî’yle ilişkilerinde her zaman saygılı davranmakta, İsmail
Paşa yaz aylarını düzenli olarak Boğaz’da geçirmektedir.
[…] Üstelik
Mısır, Arap dünyasında merkezî bir konuma sahiptir; Süveyş Kanalı’nın açılması
bu durumu daha da belirginleştirmiştir. Kahire, Sina yarımadasını aşmıştır;
orada yaşanan her şey etkilerini tüm Arap dünyasında göstermektedir.
[…]
İngilizleri Mısır’dan çıkartmak, saltanatının sonuna kadar sultanın kafasındaki
en önemli meselelerden biri olmuştur […] İngilizlerin Mısır’a hakim olmaları
Osmanlı İmparatorluğu’nun jeopolitik konumu açısından da bir dönüm noktasıdır.
Kıbrıs’ı ve Süveyş Kanalı’nı elinde tutan İngiltere Hindistan yolunu kontrol
ettiğinden boğazların akıbetiyle eskisi kadar ilgilenmeyecektir.
Francois Georgeon,
Abdülhamid II, le sultan calife (Paris, 2003).
Yazar Hakkında...
François Georgeon

http://www.iletisim.com.tr/kisi/francois-georgeon/5473
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder