Serbest bir seçimle meclise gelmemiş olsalar bile halkı temsil ettiklerine
inanan mebuslar, ülkenin gündemindeki ve tüm ülke halkını ilgilendiren
Osmanlı-Rus savaşını yakından izlemişler, zaman zaman meclis gündemine
getirmekten çekinmemişlerdir. Osmanlı ordusunun sürekli yıpranmasından,
Rusların İstanbul’a doğru ilerlemesinden endişe duymuşlar, yönetimin buna bir
çare bulmasını istemişlerdir.
Padişah ise çözümü Meclis-i Mebusan’ın dışında aramayı tercih etmiştir.
Meclis-i Mebusan 1908 (II. Abdülhamid locada) |
"Siz bizim fikrimizi pek geç soruyorsunuz. Felaketin önünü almak
mümkün olduğu zaman bize suret-i ciddiyede [ciddi şekilde] müracaat
etmeliydiniz. Meclis-i Mebusan kendi malumatı haricinde olarak husulüne
sebebiyet verilen bir halden [bilgisi dışında ortaya çıkan bir durumdan] dolayı
mesuliyeti asla kabul etmez […]" diyerek padişahı doğrudan eleştiren bir
konuşma yapmıştır […] Bunun üzerine padişah Said Paşa’ya, "şu herife bir
cevap ver; heyet işitsin" […] demiş ve daha sonra da "Ceddim Sultan
Mahmut’un yolunu takip edeceğim" diyerek meclisi terk etmiştir.
14 Şubat 1878’de hükümet […] Kanun-ı Esasi’nin, Meclis-i Umumi’nin
zamanından önce açılıp kapatılması, çalışma süresinin uzatılması konusunda
padişaha yetki verdiğini belirterek, Meclis-i Umumi’nin geçici olarak
kapatılmasını padişaha önermiştir.
Bu öneriye uygun olarak padişah bir irade-i seniyye imzalayarak Meclis-i
Mebusan’a göndermiştir.
İhsan Güneş,
Türk Parlamento Tarihi. Meşrutiyete Geçiş Süreci:
I. ve II.
Meşrutiyet, cilt I (Ankara, 1995).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder