23 Kasım 2015 Pazartesi

Orhan Koloğlu: Sansürün Keyfiliği ve Sınırları




Sansürün keyfiliği ve sınırları

Yabancı basını ve yayınları da kontrol etmek Matbuat Müdürlüğü’nün göreviydi.
"Muzır" olduğuna karar verilenleri, bazen telgrafla, bazen mumluda çoğaltarak ilgililere, vilâyetlere, mutasarrıflıklara yolluyor, bölgelerinde bunların yasaklanmasını istiyordu. Birçoğunu çözmekte bizim de zorlandığımız yabancı isimleri içeren listeleri alan memurların, bir düzineyi halkın dildeki bu yayınları bilmesi, tanıması olanaksızdı. Dolayısıyla içinde bulunduğu korku rejiminde en akıllı şey, ayrıntısına bakmadan her önüne geleni yasaklamak oluyordu. Bu listelerden bazılarının ise insanı aptala çevirecek kadar ayrıntılı olduğuna da işaret etmeliyiz.

Elimizde bulunan 1904 yılına ait bir listede 129 isim altındaki yayının, 239 sayısının yasaklanmasına dair bilgi vardır. Yabancı isimlerin Arap harfleriyle yazılmasındaki zorluğun yanı ısıra, zavallı bir zabıta memurunun bunu anlamasını beklemek insafsızlık olurdu. Bu yüzdendir ki, sansür memurları, rejimin gereğine uyarak her şeyden önce kendilerini güvence altına almaya çalışmışlardır.

Vilayetlerde sansür olayında mektupçunun kişiliği önemli bir rol oynuyordu.
Eğer evvelce gazetecilik yapmış ya da çoğu kez olduğu gibi, vilayetin resmî gazetesini kendisi çıkarıyorsa işi kolaylaşıyordu; bu alanda bilgisi yoksa keyfilik artıyordu. Eski örnekler de geçerli bir yöntem olmuyordu. Bir mektupçunun yasakladığını öbürünün hoşgörüyle karşılamasına çok rastlanıyordu. Anadili Türkçe olmayan bölgelerde ise mektupçunun bu konudaki bilgisinin derecesi de son derece önemliydi.

Orhan Koloğlu,
"II. Abdülhamit Sansürü",
Tarih ve Toplum, sayı 38 (1987).


(ayrıca bkz. https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27de_sans%C3%BCr) 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder