Lorenz'in Kelebek Etkisi sistemi.https://tr.wikipedia.org/wiki/Kaos_kuram%C4%B1 |
Sözlük anlamıyla kaos "düzensizlik ve karmaşa"
olarak tanımlanmaktadır. Kaos teorisi, ilk bakışta yüklenen anlamdan farklı bir
içeriğe sahiptir. Kaos teorisi kaosun altındaki
düzeni vurgular.
Rockler (1990-1991) kaos teorisini beş madde halinde
özetler:
1. Kaos teorisi, evrenin doğrusal olmayan yönlerini açıklamamıza
yardım eder.
2. Kaos teorisi, Newton modelinin -indirgemeci yaklaşımı ile
kuantum fiziğinin rastgeleliği arasında köprüdür.
3. Kaos teorisi, sistemin başındaki küçük değişikliklerin
sonunda çok büyük sonuçlara gideceğini gösterir.
4. Kaosu anlamanın bir sonucu da evrenin açık sistem olduğunu
göstermesidir.
5. Birçok beşeri sistem, en iyi şekilde kaos teorisi ile açıklanabilir.
İnsan vücudunun doğası ve hava tahminleri bunun en son örnekleridir.
Kaos teorisine son zamanlarda olan bu ilgi aslında MIT
(Massachussets Institute of Technology) de çalışan Edward Lorenz adındaki bir meteoroloji uzmanının çalışması ile yakından
ilgilidir. Edward Lorenz, hava durumlarındaki değişiklikleri belirlemek için
bir program oluşturmuş ve hava durumunu
bilgisayardaki gözlemlerinde bir gün onu şaşırtan olayla karşılaşmış ve başlangıçtaki
verilerin onun düşündüğü olası sonuçlardan çok daha büyük etkileri olduğunu tespit etmiştir (Gleick, 1987).
Garmston ve Wellman'a (1995) göre Lorenz'in bu tespiti iki
önemli konuya dikkat çekmektedir. Bunlar:
1. Başlangıçtaki
küçük değişiklikler dinamik sistemlerde çok büyük sonuçlar doğurabilir.
2. Bu tür sistemlerde
daha fazla bilgi, daha açık tahminler yapabilmenin garantisi olmamaktadır.
Kaosun tarihsel ve
felsefi temelleri
Töremen (2000) kaosun sosyal bilimlere yeni girdiğini ve
bilimden çok felsefe düzeyinde tartışılacak konulardan biri olduğunu söylerken,
Bütz (1995) kaosun ilkçağların felsefi bir kavramı olduğunu vurgulamaktadır.
Kaos, felsefi bir kavram olarak ilk çağ uygarlıklarına kadar
giden uzun bir tarihe sahiptir. Bütz (1995) kaos teorisinin ilk çağlardaki
köklerini araştırarak, teoriyi felsefi ve bilimsel boyutu ile detaylı bir
biçimde incelemiştir. Yaptığı incelemeden varmış olduğu sonuca göre, kaos, ilk çağın
felsefi kavramıdır. Ancak kaos ve düzensizlikler son 200 yıl içerisinde, çoğunluğu
birbiri arasında doğrusal ilişki içinde olmayan olaylara pozitivist cevap
arayan bilim adamlarınca göz ardı edilmiştir. Bütz (1995) makalesinde kaosu,
ilk çağlardaki mitolojilerde görmenin mümkün olduğunu belirtip, örneklerle bu
görüsünü desteklemiştir. Örneğin, Çin imparatorluğu
(i.Ö. 2598-2698 Sarı imparator Dönemi) Mısır Uygarlığı (i.Ö. 2500), Babil
Krallığı (i.Ö. 1300), Amerika'nın yerlileri ve Eski Yunan (i .Ö. 700) uygarlıklarının
mitolojilerinde kaosa yer verilmiştir. Son çeyrek yüzyıl içerisinde kaos kavramı
matematikçi James York tarafından yazılan makalenin başlığını ve içeriğini oluşturmuştur.
Bütz'e (1995) göre kaos teorisi, fizikteki birçok teoride olduğu
gibi Bati toplumlarının ya da Avrupalı-Amerikalıların bakış açısına göre ele
alınmıştır.
Fen bilimlerinde geçmiş yüzyılda kompleks sistemler, basit doğrusal
olaylarla açıklanmaya çalışılmıştır. Geçmişte doğrusal olmayan (birbiri arasında
lineer ilişki olmayan) kaotik olan önermeler veya sistemlerden kaçınılmıştır.
Kaos teorisinin popüler olması ile birlikte batılı bilim adamları kaos ve doğrusal
olmayan varoluşlarla uğraşmak zorunda kalmışlardır.
Avrupa geleneğinden olmayan diğer kültürler, tarihsel olarak
varoluşun dogrusal olmayan ve kaotik gerçeğine değer vermişlerdir. Kaosla
ilgili bu fikirler, bilimsel alanda yeni görülmesine rağmen aslında hiç de yeni
olmayan olgulardır. Gleick'e (1987) göre 20. yüzyıl, görecelilik (relativite), quantum
mekaniği ve kaos gibi önemli üç devrim ile anılacaktır.
Kaos teorisinin kendine özgü anahtar niteliği taşıyan terminolojisi
vardır. Bu özellikler o kadar iç içe geçmişlerdir ki, bunları anlamadan kaos
teorisini anlamak ve yorumlamak mümkün değildir. Kaos teorisinin özelliğini vurgulamak
için kullanılan ilkeleri;
*Doğrusal olmama (birbiri arasında
lineer ilişki olmayan-nonlinearity),
*Dönüt (feedback),
*Çatallanma ve yüzlerin değişimi
(bifurcation and face changes),
*Garip çekiciler (strange
attractors),
*Ölçek (scale),
*Fraktallar ve karşılıkları (fractals and correspondance),
*Kendi kendine örgütlenme
(self-organization), ve kendi kendine yenilenme (selfrenewal) (Murphy, 1996);
*Başlangıç durumuna duyarlı bağlılık
(sensitive dependance on initial condition),
*Kaos örüntüleri (chaos pattern),
*Evrensellik (universality),
*Zaman zaman tekrar eden (rekörsiv) simetriler,
*Rastgele şoklar (random shocks),
*Kelebek etkisi (butterfly effect) ,
*Türbülans başlangıcı (onset on turbulance) ve
*Yapıların dağılması gibi kavramlardır (dissipated
structure) (Lindsay, 1989; Griffiths, Hurt, Blair, 1991).
Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, Güz 2001, sayı 28, s: 451-454
hi
YanıtlaSil