Claude Levi-Strauss
http://www.culturekiosque.com/art/exhibiti/rheartegypt.html |
İnsanların önceki birikimlerinden, ancak
yazıyla kalıcı kılınmışlarsa yararlanabilecekleri açıktır. Gerçi, ilkel
dediğimiz toplumlarda şaşırtıcı bir hatırlama yetisi olduğunu biliyorum. Fakat
bu tür başarının sınırlı olduğu açıktır. Yazı bulunmuş olmalı ki her neslin
bilgisi, deneyleri, acı ve tatlı deneyimleri birikebilsin. Böylelikle bu
malzeme ışığında sonraki nesiller aynı şeylerle uğraşmayıp, tekniği geliştirmek
ve ilerlemeyi sağlamak için bunlardan yararlansınlar.
Ama yazı ilerleme midir? Yazı, insanlık
tarihinde, bizim çağımızın başlangıcından üç, dört bin yıl kadar önce,
insanlığın en önemli ve temel keşiflerinin zaten yapılmış olduğu bir zamanda ortaya çıktı. Tarımın
keşfi, hayvanların evcilleştirilmesi
yazı yokken yapılmıştır.
Dolayısıyla yazı, bize ilerlemenin önkoşulu
gibi görünürse de insanlığın gerçekleştirdiği en canalıcı ilerlemelerin,
yazının yardımı olmadan başarıldığını unutmamalıyız.
Uygarlığımızda yazı en azından belirli bir
bölgede ortaya çıkmıştır. Ama bu
saptamanın hemen arkasından şu soruları sormalıyız, “yazının bulunduğu sırada
neler oluyordu? Onu ortaya çıkaran
koşullar neler olabilir?”
Bu bağlamda söylenebilecek bir tek olgu
var. Her zaman ve her yerde yazının ortaya çıkması ile ilişkili görülebilecek tek olay efendiler
ve kölelerden oluşan, nüfusun bir kısmının çalıştırıldığı, hiyerarşik
toplumların kurulmasıdır.
Yazının kullanıldığı ilk işleri düşündüğümüzde, yazının,
en başta iktidarla bağıntılı olduğu açıkça görülür. Kayıtlar, kataloglar,
sayımlar, kanunlar ve yönetmelikler için kullanılmıştır yazı. Her durumda amaç,
ister mülkiyetin, ister insanların kontrolü olsun, yazı; bazı insanların dünya
servetleri ve diğer insanlar üzerinde uyguladıkları bir gücün kanıtıdır.
İlerleme denilen olgu, bilginin sermayeleşme ve tekelleşmesiyle ilgilidir ki bu
da ancak yazının ortaya çıkmasından sonra gerçekleştirilebildi. Gerçek olan
şudur ki, yazının kendisi, insanın insan tarafından sömürüsüne dayanan
toplumlarla daima ilişki halinde olduğudur.
Dolayısıyla yazıdan sonraki dünyaya
“uygar”, “ilerlemiş dünya” demek
karmaşık bir sorundur. Doğaya üstünlük sağlayabilmek için insanın insana
hükmetmesi ve insanlığın bir kesimine nesne gibi davranması gerekiyorsa
ilerleme kavramının yarattığı sorulara artık açık ve basit bir yanıt veremeyiz.
Irk, tarih ve kültür,
say;106-108’den derlenmiştir.
Başlığı ben yazdım DK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder