Kazım Saban
1946 yılında Türkiye’de tek partili dönem sona erdi ve Demokrat Parti adında yeni bir parti kuruldu. Kurucuları; Celal Bayar (Gözlüklü Celal), Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fuat Köprülü ve adlarını hatırlayamadığım başka ünlü kişilerdi. Parti tam milletin sıkıntılı zamanında kuruldu. Bilhassa köylüler çok zor durumdaydı. Yokluk,pahalılık ve karaborsa almış yürümüştü. Parti Başkanı Celal Bayar, Atatürk zamanında da Başbakanlık yaptığı için halka pek yabancı gelmiyordu. Bilhassa köylüler ‘’Gözlüklü Celal, Demirkırat (Demokrat) adında parti kurdu, bolluk ve ucuzluk getirecek’’ diye seviniyorlardı.
Şeker buhranı vardı. Memurlara nüfus oranına göre tahsisen şeker veriliyordu. Köylüler zaten doyasıya çorba bulamıyordu ki şeker alsın, misafiri gelen ve mecburen şeker almak zorunda olanlar da kilosunu beş liraya karaborsadan alıyordu ki o zamanlar bir koyun beş liraya satılıyordu. Bu durum da köylü zümresi Demokrat Partiye akın etti. Bu durumların farkında olan iktidar partisi de bazı tedbirler aldı, köylünün mahsülünden yüzde yirmi vergiyi kaldırdı, başka bazı iyileştirmeler yaptı. Seçim tarihini de öne aldı.
Milletvekili seçimi 7 Temmuz 1946 tarihinde, mahalli seçimler de takriben milletvekili seçiminden bir ay sonra yapılacaktı. O zamanki seçim sistemi de, açık oy kapalı tasnif; oyu açık kullanıyorsun tasnif gizli yapılıyordu. Misal; A köyündede yapılan seçimde, tasnif sonucu 150 geçerli oy kullanılmış olup, bu oyların 80'ni A. partisine, 40'ı B. Partisine kullanılmıştır, gibi bir zabıt tanzim edilirdi. Kullanılan oy pusulaları da anında yakılarak yok edilir, tutulan tutanağın altını da sandık kurulu üyeleri ile köy ihtiyar heyeti imza eder iş biterdi. İtiraz edilemezdi.
Seçimden bir hafta kadar önce köy kâtipleri köy muhtarlarına boş kâğıt imza ettirdiler; bizim köye de getirdiler ama, muhtar olan ağabeyim imzalamadı. Ağabeyim de, mahalli seçimlerde Adana ili il Encümen üyeliğine adaydı, bu nedenle evde pek kalamıyor, köyleri geziyordu. Ağabeyim bana: “köyün seçmen listesine, nüfus defterine bakarak yirmi yaşından yukarı olanları yaz, mühürü İlyas Amcaya verdim, ona tastik ettir” dedi. Ben de seçmen listesini yazdım. Ağabeyim, yirmi yaşından büyük olanları yaz, demişti fakat ben on altı yaşından büyük kızları da yazdım. Kızlar da gelsin seçime bir renk katsınlar diye. İlyas amcaya da tastik ettirdim, listenin bir suretini köy bekçisine verdim, bu listeyi ev ev dolaştır tebliğ et, bu listede adı olanlar seçim günü gelip oy kullanacaklar, gelmeyenlere ceza verilecek, dedim. Bekçi de aynen dediğim gibi tebliğ etti.
Seçim gününden bir gün önce sandık kuru başkanı, üyeler ve parti müşahitleri geldiler. Sandık Kurulu Başkanı Hasan Yavuz ile muhtar vekili İlyas amca tartıştı. İlyas Atıcı, Hasan Yavuz’a “ Sabah sabah dolaşıp, neden propaganda yapıyorsun ayıp değil mi, herkes reyinde hür değil mi? dedi. Hasan Yavuz da İlyas Amca’ya “bana bak ! bana Hasan Yavuz derler, propaganda yapsam ki ne olur! ” dedi. İlyas Atıcı da “benim kapımdaki köpek te yavuzdur, yavuz olsan ne olur ! ” dedi. Hasan Yavuz çok kızdı ‘’ ben buranın sandık kurulu başkanıyım, görevliyim, bana nasıl böyle hakaret edebilirsin !’’ diyerek zabıt tuttu. İlyas amca da öyle daldan – budaktan sakınacak adam değildi, çok cesur bir adamdı ama, ortam çok kötü, bir de yaşlılık var. Etraftakiler toplandılar. Hasan amcam ve Hüseyin amcam, “çok ayıp ediyorsun, sizinle öteden beri dostuz, bu yaptığın hiç sana yakışmaz. Baban yaşında biriyle uğraşmak yakışık almaz” dediler Hasan Yavuz’a. ”O adam bana büyük hakarette bulundu ama, sizin hatırınız kırılmasın” dedi ve tuttuğu zabtı yırttı attı. Amcalarım da “sen nasıl biliyorsan öyle yap, kimse sana karışamaz” dediler.
Demokrat Parti’nin gönderdiği müşahit Ayhan Kaytancı adında bir gençti, ona da senin yaşın müsait değildir, diyerek içeriye almadılar. İlyas Atıcı da küstü, içeriye girmek istemedi, köy mührünü ve kendi mührünü bana verdi. O zamanlar azalar imza kullanmazdı. Mühürleri bir torba içinde muhtarda olur, muhtar gereken yerlere basardı. İlyas Atıcı mühürleri bana verdi. Hasan amcam da bana “içerde bir huzursuzluk çıkarma, Hasan Yavuz ne derse onu yap” dedi. Köylü vatandaşlar sevinç ve heyecan içinde geldiler, oylarını kullandılar, oy kullanım işi sona erdi, tasnife geçildi. 130 geçerli oy çıktı. Bu geçerli oylarin; 90'ı Demokrat Partiye, 30'u Cumhuriyet Halk Partisine, 10'u da muhtelif bağımsızlara yanlışlıkla kullanılmıştı. Yukarıda da izah ettiğim gibi seçim sistemi başkaydı, her şey bir zabıt ile hallediliyordu. Sandıktan çıkan sonucun tam tersini yazdılar; 90 oy CHP, 30 oy DP ve 10 oy da bağımsızlara.
Bağımsızlara verilen on oyu doğru yazdılar çünkü bağımsızların müşahidi vardı. Böylece zabıt tutularak imzalandı. Ben de muhtar vekilinin vekili olarak, köy mührünü ve muhtar vekilinin mührünü bastım. Kullanılan oy pusulalarını da önceden hazırladığımız mangalın içine koyduk ve bir de kibrit çaktık, güzelce yandı gitti. Böylece seçim de bitmiş oldu.
Bu şartlar altında yapılan genel seçimde, Demokrat Parti 60 Milletvekili çıkarabildi. Birkaç milletvekilliğini de bağımsızlar aldı, geriye kalan milletvekillerin tamamını CHP aldı. Bundan bir ay kadar sonra da İl Encümen Üyeliği seçimleri yapıldı. Ağabeyim bağımsız il encümen üyeliğine adaydı, başka köylere gitmişti. Seçim günü sandık kurulu ve köy ihtiyar heyeti toplandı. İlyas Atıl “sandık kurmaya gerek yok, köyde kaç seçmen olduğunu da biliyoruz. Zaten seçime katılan CHP ile DP ve bir de bağımsızlar var, bunlara eşit miktarlarda bölüşelim, kimse de küsmesin, köylüyü de toplayıp meşgul etmeyelim” dedi. Öteki üyeler de uygun gördüler. Hiç geçersiz oy da çıkarmadan 130 oyu üç böldük ve böylece zapta geçtik. Encümen seçimini de böylece tamamladık. Akşama ağabeyim geldi, “ne yaptınız seçimi” dedi. İlyas amca da durumu anlattı. Ağabeyim ”yahu, insan hiç olmasa sandığı kurar” dedi. İlyas amca da: “Milletvekili seçiminde sandığı kurduk, köylüyü topladık ta ne oldu, yine bildiklerini yaptılar. Sandığı kurup, köylüyü toplayıp, köylüyü bir günlük işinden avare edince daha iyi mi olacaktı?’’ dedi. Böylece 1946 genel ve yerel seçimlerini bitirmiş olduk. Bu yazıda adları geçenlerin hepsi rahmetli olmuştur. Hepsine Yüce Tanrı’dan rahmet dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder